Engelliler için

…….3 Aralık engelliler günüydü. Birkaç kanalda konuşmalar oldu, çok da az yazı çıktı, yetkililer de vaade benzer şeyler söylediler. Aynen her geçen yıl olduğu gibi, bir parmak bal çalınıp, gün savıldı! Oh, bunu da atlattık diyenler de olmuşsa, hiç şaşmam!
…….Uygarlığın bir yönünün de hemcinsinin ve hayvanların ihtiyaçlarını düşünmek ve yardım etmek olduğunu acaba ne zaman öğreneceğiz? Kültür paketinin içinde duyarlı ve insancıl olmanın şart olduğunu ne zaman anlayacağız?
…….Keşke saman yerine bu tür şeyleri ithal edebilsek bari! Amma olmuyor, uygarlık denen şey büyük bir paket. Paketin içindekileri de çocukken öğretmezsen, sonradan öğrenip adam olan yok. Uygarlığı öğreten okul da yok. Satın almak olanağı da yok. Üstelik kişisel değerlerimizi yetirdikçe, uygarlıktan uzaklaşıyoruz. Geriye gidişimizin önde gelen nedeni de, yetenekli olanlar, bırak öğretmeyi, uygarlığın ne olduğunu düşünmüyor bile!
…….Engellilerin varlığını bile dile getirmiyoruz. Büyük illere ve kalabalık yerlere gitmeye gerek yok, Bodrum’u ele alalım: Bodrum ülkemizde en çok aydını bünyesinde taşıyan bir ilçemiz. Belediyesi de en çok aydını olan, köklü partiden oluşuyor. En çok turist gelen ilçelerden de birisi.
…….Engelliler için alınmış doğru dürüst önlem yok! Kaldırımların yüksekliği de basamaklar da yasal ölçülerde değil. Ben bunları ilk defa yazalı neredeyse 20 yıl oluyor. Tek bir önlem alınmadı. Çünkü tek elle alkış olmuyor! Destekleyen ve aldıran da yok!
…….Bodrumdaki durumu görerek, burada aylar yıllar geçiren, bazıları gazetelerde değerli köşeleri olan, birçok aydınımızdan da, çıt yok!
…….Yayınlamış kurallar yok değil, var. Amma örneğin Bodrum’da kaldırım rampalarının hiçbiri 3 yön eğilimli değil, kullanılamayacak kadar yanlış ve görünümleri de sadece utancımızın artmasına yarar. Uygarlıktan ne kadar uzak olduğumuzun kanıtları.
…….Suçlu kim? Sadece yönetim mi? Hayır! Suçlulara, aldırmayan umursamayan bizler de dâhiliz. Denetim sorumluluğumuzu yerine getirmeyen bizler, başkası değil!
…….Sanki her şey tamammış gibi, turistik bir yer olduğumuz iddiasındayız. Bunu düşünenler her hâlde Batıdaki turistik yerlere gitmişlerse bile, umursamadıklarından, nasıl olduğunu görmemişler.

…….Bir kişinin, iki kişinin yazmasıyla olmuyor. Basın üzerinde durmadan da hiçbir şey olmuyor. Halk istemeden de basın üstünde durmuyor.
…….Doğrunun yapılmasını, gerekenleri yapmayandan ve cahillerden bekleyemeyiz. Onu bilen ve insan olanların; istemesi, ısrarla üstünde durması ve oluncaya kadar peşini bırakmaması gerek.
…….

Column: 2

 Geçenlerde bir videoda bir köpeğin kör bir köpeğe yolu geçmesi için yardım ettiği seyrettim ve insan olduğumdan utandım.
…….Birkaç yıl  önce Konacık Belediye başkanı M. Tosun beye serzenişlerde bulunurken bana, “Şu alt geçidi yaptık, onu köpekler kullanıyor” demişti. Alt geçitte engellilere dönük hiçbir önlem olmamasını ele almasak bile, -Biz bu kadar mı geriyiz dememek elde mi?
…….Engelliler gününden sonra bir aydan fazla bekledim ve izledim, konunun üzerinde duran olmadı. Bu demektir ki aldıran olmadı.
…….Sormak lâzım – Aldırmak için engelli mi olmak gerekiyor? Tabii ki kimsenin öyle olmasını istemem, amma lütfen, onlar da insan ve bizim maruz kaldığımız bütün zorluklara ek olarak, bir de engelli sorunları var.
…….Yazıktır, günahtır, ayıptır. Ülkemiz için ve insanlık için bir yüz karasıdır.

…….Şunu da bilelim ki, ayrıntılara daha az yer vererek, ülkemizin ana sorunları üzerinde odaklanmayı ön plana almazsak, hiçbir yönetimden yakınmaya hakkımız yok. Zâten 80 yıldır süregelen bigâne tutumumuzdan ötürü mükemmel bir yönetimi hak etmemiş olmamız hâlimizden belli değil mi?
…….Öncelikle, hepimiz kendi sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz. Yanlış mı?

3 Aralık 2018 Engelliler günü için yazmış olduğum şiirimi sizinle paylaşıyorum.

İnsana                      

Kolun ağrısa, yakınırsın!
Kolun olmasa ne yapardın?
Ayağın ağrısa, yakınırsın!
Ayağın olmasa ne yapardın?
İyi görmezsen, yakınırsın!
Gözün olmasa ne yapardın?
Yol bozuksa, yakınırsın!
Yürüyemesen ne yapardın?
Hiç düşündün mü sen?

Bilmezsen cevabını,
Almadınsa payını,
Yaşamadın acısını;
Kolsuzun çektiğini,
Ayaksızın çektiğini,
Gözsüzün çektiğini,
Yürüyemeyenin çektiğini,
Engellinin çektiğini.
Hiç düşündün mü sen?

Anlasaydın eğer beni sen:
Yolumu bozuk yapmazdın,
Rampamı dik yapmazdın,
Beni merdivenlere salmazdın.
Eğer İnsan olsaydın sen.

Turgut Karabekir
Bodrum 2018

Column: 3

 

 

About The Author

0 Comments