Onu anarken

 

Bugün o eşsiz insanın vefatının 80. yılı. Ben o gün 9 yaşında bir ilkokul öğrencisiydim. Çok ağlamıştık. Etrafımızda herkes yastaydı, ağlıyordu ve biz de ağladık. Sanırım neden ağladığımızı ve onun gerçek değerini bilmeden ağlıyorduk. Şâyet bugünkü bilgim olsaydı, her hâlde o sabah güneşin bile nasıl doğduğuna şaşardım.

Bize Atatürk sevgisini aşılamışlardı, amma onun ülke için gerçek anlamını anlatamamışlardı. Sade o zaman değil, daha sonra da anlatamadılar. Onun ne kadar değerli ve eşsiz olduğunu anlayabilmemiz için, büyümemiz, bilgilenmemiz, sonra da olgunlaşmamız gerekti. Anladığımız zaman da artık çok geç olmuştu. Ülkemiz onun izinden ayrılmaya başlamış ve başka güçlere biat etme yoluna girmişti.

Bu sapmayla başlayan çöküş, yol gösterici olması gereken bir avuç sözde aydının basiretsizliği nedeniyle, hep devam etti. Gençlerin yanlış yollara sapması önlenemedi. Bazıları onları önlememekle de kalmadılar, yanlış yola gitmelerine öncü oldular.

Atatürk’e olan, lafta hayranlık, yeterli değildi. Onun gerçek değerlerinin daha küçük yaşlarda çocuklara öğretilmesi gerekirdi. Öğretilmedi. Atatürk ilkeleri anlaşılmadan, Atatürk sevgisi ve hayranlığı, devamlılık sağlamak için yeterli olmadı.

Temel bilgileri olmadan, onu laf ile yüceltenler, karşıt olanların hortlamasına engel olamadılar. Karşıtların yanlış temellere dayanarak karşıt olduklarını, onlara anlatmadılar. Daha doğrusu anlatmaya gayret bile etmediler.

Atatürk “Bağımsızlık ve özgürlük benim karakterimdir” demişti.

Bu ana ilkeyi bile korumayı beceremediler.

Geçen 80 yılda çok şey kaybettik. Yerine konamayacak değerler, ilkeler, milli benliğimiz yok oldu.

Fakat ona olan sevgi hiçbir zaman sönmedi, hattâ artarak devam ediyor. Onun ölüsü, karşıtları ve gözü ülkemizde olan dış güçler üzerinde, canlısından fazla etki yapıyor. Bu da Dünyâda bir ilk!

Amma hâlâ halkımıza; onun gerçek değerlerini ve ülkemiz için onun ilkelerinin ne kadar kaçınılmaz bir önem taşıdığını anlatmaktan aciziz.

Halkımız hâlâ onun çizdiği yolu izlemeden çıkış yolunun olmadığının bilincinde değil. Ne yazık, ne büyük bir gaflet ve gereksiz bir kayıp!

Yattığı yerdeyken bile, bir gün bizi kurtarmaya neden olacağına inanıyor, onu hürmet, özlem ve sevgiyle anıyorum.

 

*****

27 yıldır yayımlanan, “İnsancıl” Kültür ve Sanat Dergisinin Kasım sayısında da çıkan, aşağıdaki “Eşi Olmayan Adama”  şiirimi, onun aziz hatırasına yazmıştım, burada sizlerle de paylaşmak istiyorum.

 Eşi olmayan adama                     

Senin için, yazamam.

Yazsam, hayat yetmez,

Hayat yetse, kâğıt yetmez,

Kâğıt yetse, laf yetmez.

 

Senin için, yazamam.

Anlatsam, anlatamam,

Söylesem, söyleyemem,

Seni yazmaya, akıl yetmez.

 

Dünyâda başka örneği yok;

Kumandan olan, diplomat olan,

Yönetici olan, ekonomist olan,

Hepsinde, en iyisi olan.

 

Tarihçi olan, matematikçi olan,

Yazar olan, gazeteci olan,

İnsancıl olan, öngörü dehâsı olan,

Hepsinde, en iyisi olan.

 

Değer biçmek, haddim değil,

Tarif etmem, mümkün değil,

Sen kalbimdeyken, gerek değil,

Senin için yazamam.

 

Turgut A. Karabekir

 

Aklımızı başımıza alacağımız günleri görmek ümidiyle.

About The Author

0 Comments