Eğriden Doğruya

 Bulunduğumuz yere, göre göre biz kendimiz girdik.

Çıkmayı başarması gereken de, başkaları değil bizdik.

Çıkamadık!

 

Geçmişi irdeleyerek vakit öldürme lüksümüz yok. Kendimiz aldatmayalım, her şey bizim bilincimizde oldu. Yıllardır yapmış olduğumuz hatâları kabûl etmeli, onlardan ders almalı ve bir daha yapmamalıydık. Elimize geçmiş fırsatların ne kadar değerli olduğunu anlamalıydık.

Komplo teorilerinin var olacağını düşünemeyenler, yapılan komploları da önceden tahmin edip önlem almaktan âcizler. Bütün kayıplar, beceriklilere karşı, beceriksiz olanların yüzünden oluyor. Beceriksizler de biziz, başkaları değil!

Her zaman yaptığımız gibi başkalarını suçlayıp, kendimizi suçsuz göstermekten vaz geçelim. Bir işe yaramıyor, artık bunu görmek lâzım!

Geldiğimiz nokta, sadece son 16 yılın ürünü değil. O süreye girmiş olmamız; Öncelikle Atatürk’ün vefatından beri onun ilkelerinden ayrılarak bağımsızlığımızı ön planda tutmamamızdır. Emperyalist güçlere biat etmeye başlamamız ve onun ilkeleri yerine, bizim toplumumuzun yapısına uymayan, çoğu hayalî yaklaşımlara kaymamızdır. Daha 50’li ve 60’lı yıllarda uzun vâdeli kalkınma programı yapmamaktır.

Batı zaman zaman bize zorlanmış olsa bile, onlara biat etmeye mecbur değildik. Yapılmasının nedeni, çok ufak bir politikacı azınlığın ve onların yandaşlarının, 70 küsur yıldır çıkarlarını vatanımızın varlığının ve bekâsının önüne koymalarıydı. En mühimi de halkın, çok yerde basının, birçok temel konuda seyirci kalmış olmasıydı. Hattâ bazılarının kısa vâdedeki çıkarları için, düşüşü desteklemiş olmasıydı.

Sıralı, sırasız, lafı olduğunda mangalda kül bırakmayan sözde Atatürk askerleri, onun “Basın ulusun ortak sesidir. Bir güç, bir okul, bir yol göstericidir” sözünü unuttular. Unutmakla kalmayıp, müdâhil oldukları suçlardan arî imişler gibi, değerli vakitleri ve köşeleri felâketlerden yakınmayı tekrarla öldürdüler.

Okumayan, araştırmayan, sorgulamayan bir topluma, yol gösterici olamadılar. Hâlâ değiller!

En kritik zamanlarda bile boş laflar, hiçbir işe yaramayan kişisel yorumlarla halkı uykuda bırakıyorlar. Batı bilim ve teknolojide en az yüz yıl önümüzden gidiyor. Biz üreten bir taklitçi bile olamadık! Bu hatâları bir daha tekrar etme lüksümüz yok. Her ne pahasına olursa olsun, biz, halk olarak buna müsaade etmemeliyiz. Bu, hepimizin vatanî görevi ve sorumluluğu.

  • Basın son iki aydır, istediklerinde ne kadar etkili olup, ülkenin kaderini değiştirmek yolunda adımlar atılabileceğini idrak etmiştir. 2006 yılından beri çok kere tekrar etmiş olduğum hâlde, nasıl oldu da ittifak davulunu çalmaları 12 yıl aldı? Onun da yarım yamalak yapılmasına sesiz kaldı! Öğrenmeleri gereken ve halka öğretmeleri gereken, en az bunun kadar önemli daha çok şey var.

Hayrettir ki, hâlâ muhâlefetin kaybetmesinin parçalanmış olmasından kaynaklandığını yazan çizen, halka anlatan yok. Bu yönde Muhalefet partilerini uyaran, vatan görevine dâvet eden yok! Kalkınmamızın ancak çağdaş ve bilime dayanan kaliteli ilköğretimle başlayacağını hâlâ kavramadık! Halk bunu yukarıdan bekleyerek 70 yıldır bir yere varamadığını görmüyor. Kimse de ona göstermeye gayret etmiyor.

Cumhuriyetimizin denetiminin bizim, yâni halkın elinde olduğunu unutmamalı ve sorumluluğumuzu her yönde, tek kişi de olsak, her dalda yerine getirmeliyiz. Getirmezsek hiçbir şeyden şikâyete hakkımız olmaz. Bunu bilelim!

Çocuklarımıza emperyalistlerin elinde oyuncak olmuş bir yıkıntı bırakmayalım. İlk basamaktan, tekrar başlamaktan başka yol yok! Özel kurumlar devreye girmelidir. Kaliteli, bilgili ve çağdaş ilköğretim hocaları yetiştirmeye başlamalıdır.

 

 

PS: Bu yazı iki değişik metin ile hazırlanmıştı ve 25 Haziranda yayınlanacaktı. Seçimlerden sonra bir tanesi rafa kalktı. Seçim sonrası hemen ortaya çıkan bilinçsiz yorumların nereye varacağını merek ettiğimden bu güne kadar beklemeyi tercih ettim. Bu yazının toplumumuzun sözde aydın sınıfının acınacak durumunu irdelemeye yeterli yeri olmaması nedeniyle, konuyu kapsamlı olarak bir kitapçık yazmaya karar verdim.

Ayrıca

 “Kıymet Bilmeyenler Ülkesinde” isimli 216 sayfa yeni kitabım Haziran ayında satışa çıktı. Kitabımda ülkemiz halkının sosyal ve hayâtî temel konuları irdeleniyor.

      “Dogmadan Bilime” isimli 350 sayfa diğer bir kitabım baskıya verildi, Ağustos sonunda satışa çıkacak. Bizim millî yapımızı, Ortadoğu’daki konumumuzu, ABD ve AB ilişkilerimizi ve inançlar üzerinde kapsamlı bir çalışmayı içeriyor.

Google’dan “Turgut Karabekir” altında bütün satış noktalarını görebilirsiniz.

About The Author

0 Comments