Bodrum’un ölüm fermânı!

16 Eylülde çıkan bir gazete haberinden Ali Ağaoğlu’nun aşağıdaki bilgileri açıkladığını okuduk:

“Dünyanın ilgisini çekecek bir turizm şehri konsepti geliştiriyoruz. Projenin içinde, golf sahaları, oteller, rezidanslar, villalar, üniversite, okul, ofisler, ticari alanlar, fuar alanı, teknopark, sağlık tesisleri ile çeşitli rekreasyon alanları başlı başına 12 ay yaşanacak bir turizm şehri inşa etmeyi planlıyoruz. Bodrum’da sadece uluslararası yatırımcı değil, yerli yatırımcıları da hedefliyoruz. Bodrum’u yeni bir Cannes ve yeni bir Miami yapacak çalışma içindeyiz” ( … ) “Çin’in tarihi İpek Yolu’nu canlandırma girişimi, ( … ) Çinli yatırımcılar İpek yolunun finişini Bodrum’da yapmak istiyor. Bodrum onlar için batıya açılan pencere olacak. Devlet destekli stratejik bir proje olduğunu ve Türkiye’ye mutlak yatırım yapmak istediklerini söylediler. Bize gelen yatıruımcılar Hong Konglu finansal yatırımcı ve sigorta şirketleri ile Çin’in en büyük inşaat şirketlerinden oluşuyor. Bodrum’da planladığımız turizm şehri Türkiye’nin yeni cazibe merkezi olacak” demiş. Görebildiğim kadarıyla, o günden beri kimseden ses yok!

Sayın Ağaoğlu’nun, Bodrum için yanlış olacak bu yatırımını başka bir yerde yapmasını dilerim. Bu ölçüde bir projeyi Bodrumda yapmak, kaş yaparken göz çıkarmak olur.

Unutmayalım ki: İsviçre, Almanya, Avusturya, Fransa, İspanya, Hollanda vb. ülkeler, hiçbir illerinde, ilçelerinde, kasabalarında, hattâ köylerinde; eski eserlerini, yerel özelliklerini, yâni milli değerlerini yok etmediler. Sadece onardılar. Onun için de milyonlarca turist, yıllardır onları görmek, oradaki yaşamı tanımak, o güzelliklerin ve özelliklerinin yerinde tadını çıkarmak için, bıkmadan usanmadan gider. Gider ve tonlarca para bırakır. Oralara, geldikleri yerlerden farklı olduğu için, bildiklerinden değişik bir şey görmek ve yaşamak için giderler.

Bodrum’u İpek yolu ile bağdaştırarak uluslararası bir hava verme çabası ise gülünç. Tam tersine, Bodrum ayakaltında olmadığından özelliğini koruyabilmiş. O, yalınız Türkiye’nin değil, bol özellikleriyle uluslararasınca en çok bilinen ve rağbet gören incilerden biri. Binlerce yıllık, Türkmen, Yörük ve civarındaki ada halklarının değişik kültürlerinin birleşmesi ile olagelmiş, hoşgörülü halkıyla bir bütün. Dağlarıyla, bahçeleriyle, deniziyle ve olağanüstü iklimiyle, Dünyâ’nın her tarafından gelen, gezmiş, görmüş insanları da bünyesine çekmiş bir yarımada. Her bakımdan Türkiye’nin, bozulmaması gereken, kırılgan ve özel millî varlığı.

Cevat Şakir’in bu inciyi bize tanıtmasından beri, onu yok etmek için bütün gücümüzle çalışıyoruz. Yerli halk, beklenmedik kazançlardan şaşkın, şuursuz arsa satışlarıyla, kendilerinin de, torunlarının da geleceklerini kararttıklarının farkında değil!

Sonradan Bodrumda yaşamayı seçenler, her şeyde olduğu gibi, hep başkasından bekleyerek seyirci! Öyle bir pasif seyirci ki, gelmekte olan bu felâketleri bıkıp usanmadan, önlemek için savaş verdiğim 17 yıldır elimi tutacak bir tek fert çıkmadı! Arada bir yakınmayla yetinerek, bekliyorlar. Öyle görülüyor ki, olan olduğunda bağırıp-çağırmak, yazılarıyla ah vah etmek için çok beklemeyecekler. Çoktan beri yaydan çıkmış olan ok hedefine yaklaşıyor ve mega rantçıların eliyle de tam isabet alacak. O zaman da, iş işten geçmiş olacak!

Bodrum özelliklerini yetirince, Bodrum olmaktan çıkar. O zaman da, örneklerdeki gibi turist ve yaşam çekmez. Çünkü önerilen, her yerde, her zaman bulunan, yoktan inşâ edebilecek,  alelâde bir yerdir. Bodrum’un da, denizi, havası pislenir, yolları trafik cehennemi olur, sonra kaçış, dolayısıyla da iflaslar başlar.

Bu olduğunda en çok kaybeden de Bodrumlular ve Bodrum’daki iş sahipleri olur. Çünkü kazanç demek illâ da bölgenin büyümesi demek değildir. Kazanç, kaliteli ve huzur içerisinde devamlılık ve istikrar olduğunda ve uygar bir yaşam şekli bulduğunda, değerli olur. Aksi, mutsuz bir çabalamayla kişinin hayatını yok yere harcamasıdır.

Ya siz! Bodrum’da bir süre için de olsa yaşamayı seçmiş, yazarlarımız, akademisyenlerimiz, tarihçilerimiz, sanatkârlarımız, huzur ve sağlık bulmaya gelmiş emeklilerimiz, siz neden suskunsunuz? Siz neden seyircisiniz? Bodrum gibi eşi az bulan bir varlığın yok olmasına hiç mi acımıyorsunuz, üzülmüyorsunuz? Olanları görmediniz mi? Nereye gittiğini görmüyor musunuz? Bodrum’un bizim yapılan yanlışlara suskun kalmamızdan ötürü bozulduğunu görmüyor musunuz?

 

Bodrum’un geleceğini kurtaracak ve bekâsını sağlayacak olan, onu Akdeniz’in yatçılık merkezi yapmaktır. Bu yapıldığında aşırı büyümeye de gerek yoktur. Bunun var olan örnekleri, savımın kanıtıdır.

Bodrum zaten şimdi bütün yanlışlara rağmen hâlâ câzibe merkezi! Bu yazıyı Bodrum’u Miami’ye benzetmeyi önerenlere yazmıyorum. Onlar benim muhatabım değil. Ben bu canhıraş çağırıyı, katkılarını yıllardır ümitle beklediğim aydınlarımıza yazıyorum. Umarım ellerinden geleni, hattâ daha fazlasını, öncelikle kendilerine faydası olacak gayreti ve ilgiyi göstermeyi, artık esirgemezler.

Aksi hâlde Bodrum yok olacak. O zaman, onu hiç kimse kurtaramayacak! Zâten ölüm fermânı hazır!

 

  • “Bodrum Nereden Nereye?” kitabım. İmge kitabevi, Sözcü kitabevi, Orbit.com

Sayfa 137-142, 368-370, 218-220 ve 372-374.

Şayet Bodrum’daysanız bildirin kitabımı size hediye edeyim.

www.turgutkarabekir.com web sayfamda “Bodrum için” ve “Yarımada gazetesi” bölümleri.

About The Author

0 Comments