Fethiye Körfezi hakkında

Sözcü Gazetesine açık mektup

 

            Sözcü Gazetesi Yazı işleri müdürlüğüne:

 

06 Ağustos 2017’de Sözcü gazetesinin altıncı sayfasında çıkan, “Betonlaşma Fethiye Körfezi’ni çamura boğdu” başlıklı yazınıza, bazı ilavelerle açıklık getirerek, okuyucuyu bilgilendirmek isteyeceğinizi ümit ediyorum.

Fethiye’nin var olma nedeninin verimli ovasına olduğu kadar, ova varlığını da üç tarafını saran dağlardan yüzyıllardır gelen alüvyona borçludur. Vaktiyle Fethiye koyunun şimdiki ovanın dağ eteklerine kadar uzanmış olduğu ve gelen alüvyonlarla yavaş yavaş dolarak bugünkü hâlini aldığı bilinir. Diğer birçok yerde olduğu gibi, olayın temelinde yağmurlar nedeniyle oluşan sel sularının getirdiği alüvyonun birikmiş olması yatmaktadır.

Körfeze dolan çamuru temizlemek gerekiyor yaklaşımı, patlayan borudan su basmakta olan bir odayı, pompa koyarak suyu boşaltmaya çalışmaktan farklı olmaz. Öncelikle alüvyonun gelmesini durdurmak gerekir.

Fethiye Körfezi yaklaşık 7 milyon m2 alanı kaplıyor. Yazıda, körfezde 2 milyon m3 çamur biriktiği söyleniyor. Bu çamur körfeze yayılmış olsa, yaklaşık 28 cm yüksekliğinde olurdu. Bu da körfezdeki deniz trafiğini durduracağı anlamına gelmezdi. Fakat bu çamurun derenin denize döküldüğü yere yakın olması, o bölgeye kısıtlı olarak, su derinliğinin azaldığı ve akıntılarla topukların oluştuğu anlamına gelir.

Yazıda, “…. derelerin taşıdığı çamurdan olumsuz etkilenen Fethiye Körfezi, ıslah yerine betonlaşmayı seçen politikalar nedeniyle, çamurla kapandı” denirken, sorunun temeline erişilemiyor. Diğer bir bölümde “ …. Tabanı her yıl 8 cm dolan Fethiye Körfezi’ne 15 yıl ömür biçildi.” Sözünü de bir kere daha gözden geçirmekte fayda var. Şayet yılda 8 cm ilave oluyorsa bu körfeze 3,5 yılda bugüne kadar toplandığı söylenen 2 milyon m3 kadar çamur gelecek demektir ki, 15 yılda 8,57 milyon m3 çamur toplanması gerekir ve her hâlde bu olanak dışıdır.

Sorun:

Doğanın ihtiyâcı nedeniyle yaratmış olduğu derelerin yok edilmesi,

Kalan derelerin yataklarının daraltılmış ve betonlaştırılmış olması,

Genelde, doğanın olağan dengesinin bozulmuş olmasıdır.

Yukarıdan bakıldığında, birikmiş olan çamurun yatağı daraltılmış dere ağzının olduğu bölgede yoğunlaşmış olması kolayca izlenirken, çamurun bütün körfeze aynı yoğunlukta yayılmadığı da açıkça görülüyor.

Doğada geniş bir sahada yayılmak olanağı olan derelerde suyun akışı yavaştır ve getirdiği alüvyonu yolu boyunca bırakmak fırsatını bulur. Islah (!) edilmiş, yâni betonlaştırılmış dar bir kanalda sıkıştırıldığında ise suyun hızı ve yıkıcı gücü artar. Kanallar dağlardan gelen bütün alüvyonu denize kadar götürerek yoğun bir şekilde birikimler oluşmasına neden olurlar.

Yanlış yapılaşmadan ötürü doğal derelerin yok edildiği yerlerde, şayet alüvyonun denize varması istenmiyorsa, yapılacak şey alüvyon derelere gelmeden, durulama göleti ile veya barajcıklar ile kontrolüdür,

Kepçelerin yaklaşması kolay olabilecek ve kanalların olanak sağladığı yerlerde, kanal içine bölmeler konularak da, bir kısım alüvyonun durulanması sağlanabilir. Tuzlu denize varmadan çıkarılabilecek olan bu alüvyon, tarım yapılacak verimli sahalar oluşturmakta kullanılabilir. Bir bakıma erozyon da önlenmiş olur.

Dağdan gelmesi hiçbir yöntemle tamamen önlenemeyecek olan alüvyonun, sel suları oluştuğunda denize varmamasını sağlayacak yegâne yöntem de, sel suyunu dağ eteğinde toprak baraj ile geçici olarak tutmaktır.

Kısacası, dereleri kanallar içerisine almak ıslah değil, bozma yaratır. Bütün yurtta yapılmakta olan bu yanlış uygulama durdurulmadıkça ve doğanın gereksiniminden ötürü yarattığı durumlara saygı ve uyum gösterilmedikçe, bu sorunların hiç birisi çözüme kavuşmaz.

Fethiye körfezindeki çamurun deniz trafiğine engel olan kısmı temizlenmeden önce yukarıdaki önlemlerin alınması gerekir. Aksi hâlde birkaç yıl sonra sorun tekrar kendini gösterir.

Saygılarımla,

 

Turgut A. Karabekir, Y. Mimar, AIA

Yazar

 

 

http://www.turgutkarabekir.com/2010/07/09/sel-olaylarinin-ardindan/

 

http://www.turgutkarabekir.com/2013/08/30/sele-karsi-durulmaz-yontem-alinir/

 

http://www.turgutkarabekir.com/2014/06/20/afet-mi-cinayet-mi/

About The Author

0 Comments