Yarınlar için …….

Günümüzün büyük dertleri varken bu da nereden çıktı demeyin. Dünlerde, yarınları düşünüp, bugünlere hazırlıklı olmadığımız için burada olduğumuzu unutmayın!

Şayet bugünden yarınları düşünmeye başlamazsak, bugünden farklı bir yerede olamayacağız.

Teknolojiyi yaratan ülkelerle aramızdaki yar, gittikçe derinleşyor. Şayet biz yarınları düşünmeye de önem vermezsek, bu gidişle kalan değerlerimizi bile koruyamaz olacağız. Hiç şüpheniz olmasın. Kanıtı, bugünki durum.

Bu konunun çok yönü var. Bu yazımda özerkliğimiz için kaçınılmaz olan enerji bağımsızlığı, yâni, yenilenebilir enerji (YE) için yapmamız gereken hamlelerin önemi üzerinde tekrar duracağım.

YE’nin fosilden elede edilen enerjiden, kısacası petrol ve doğal gaz’dan daha pahalı olduğu tamamen asılsız. İnsan hayatının paha biçilemeyecek değerini bir an için hesaba katmayarak, son yüz yıla bakalım ve bu kaynakları ele geçirmek, yönetmek ve ürünün monopolü için harçanan servetleri düşünelim.

Batı, Arap yarımadasının petrol kaynaklarını ele geçirmek için Osmanlı Ümparatorluğunu parçaladı. Aynı gayeyle, Hitler Rusya üzerinden Arabistan’a gitmeye çalıştı. Sonra, 40 yıl Rusya ile soğuk harp devri yaşandı. Irak ve Süriye parçaladı. Herkez kan ağlarken, silah üreticileri ve yan senaileri bayram yapıyor. Milyarlar insanlık için kullanılabileceğine, yakıldı, yıkıldı, patlatıldı, toz dumana dönüştü, boşa harcandı. Harcanmakta devam ediyor.

Bunları hesaba katınca, petrol ve gaz YE’den daha ucuz denemez.

Artık biliniyor ki, emekleme çağında olan YE sektörü, 7.7 milyon kişi çalıştırıyor. Yalınız Kalifornia ayaletinde bu sektör fosilden enerji üreten sektörden on kat daha fazla işci çalıştırıyor.

REN21 2016 raporuna göre: Henüz YE, güneş, rüzgâr, jeotermal ve biotermal kullanılan enerjinin %19.2’sini karşılıyor. Bunun 2014-15 itibariyle %23.7’si elektrik üretiyor. Bunun yüzde 8.9 biotermal, 4.2 güneş ve jeotermal, 3.9 hydro elektrik, 2.2 rüzgârdan üretiliyor. 2015 yılında yapılan yatırımlar 286 Milyar Doların üstünde. 30 ülke enerjisinin %20’sini YE’den üretiyor. İzlanda ve Norveç kullandıkları enerjinin yüzde yüzünü YE’den üretiyorlar. Danimarka 2050 yılında yüzde yüz YE olmaya karar vermiş. Türkiye’de hâlâ %2’nin altında!

Bu kapsamda bağıntılı bir konuya değinelim. Bütün Dünyâda ilerlemiş ülkelerde sağa, tutuculuğa eğiliş başladı. Bu neden? İnsanlar para için, demokrasi kısvesinde kan dökülmesinden bıktı mı?

İletişim kolaylaştı, gizli haberlerin sızdırılması da, doğruları görebilmek de, kolaylaştı. Kendi kendini yetirmeye başlayan kapitalizmin, büyük güçler ve global şirketler eliyle sömürüsünün orta sektörü yok etmesi, açığa çıktı. ‘Para’ için, ‘Daha’ için, insanların yok edilmesini görmek günlük olay oldu.

Artık birçok kişi buna dayanamıyor ve nereye gideceğini bilmeseler de, aşırı liberalizmden ve sözde demokrasiden, başka yana kaymak istiyorlar.

Değişiklikten, düzelme ve insanlık geleceğinin umudundalar! Geleceği belli değil! Hatta, şüpheli.

Büyük bir olasılıkla 21. Yüzyıl bu gelişmenin etkileriyle bir süre çalkanacak. Değişimin yıkıcı olabileceğini ve çıkarlarının zarar göreceğini idrak edecek olan büyük güçler ve mega şirketler, önlemler alacaklar:

Petrol uğruna yapılan kötülükleri azaltacak ve başka yönlere dönecekler.

Çok uzak olmayan bir gelecekte, onlar için petrol’un bugünki önemi kalmayacak.

Süratle gelişmekte olan teknolojisiyle öne geçmeye başlayacak olan YE’ye, ağırlık verecekler.

Rüzgârdan ve özellikle güneşten enerji üretimi ön plana çıkacak.

Onların sömürüleri de bu sahalara yaratacakları market kontrolüne kayacak.

Hâlen her yıl katlanarak büyümekte olan bu sektördeki, üretim, istihdam ve dolayısıyla kazanç potansiyelini ele geçirip, bu markete de, hegemonyalarını aynı vicdansızlıkla kullanacaklar.

Şimdiden bu sektörde kendilerine bir yer oluşturamamış olan ülkeler de, aynen eskisi gibi, bağımlılıktan ve üstün güçlere biyat etmek mecburiyetinden kurtulamayacaklar.

Bizim gibi rüzgârı ve özellikle güneşi bol olan bir ülke, gayet kolaylıkla yarına hazırlanabilir.

Bugünden, fotovoltaik paneller, benzeri aparatlar ve rüzgâr pervaneleri senaisini kurabilirler.

Bugünden, daha fırsat varken, bu senaide paylarını almak için yerlerini saptayabilirler.

Tüketici değil, üretici olabilirler.

Bağımlı değil, bağımsız, esir değil, hür olmak yolunu seçebilirler.

Yarınlarda bunlar var. Sadece bugünün dertleri ve olumsuzluklar için, ah-vah ile yetinmek istemiyorsanız, halkın gücüne hiç kimsenin karşı koymayacağını hatırlayın, sorunun değil çözümün parçası olun..

Gazetenize, yazarınıza konuyu işlemeleri için baskınızı hiç durdurmayın. Başka yol yok!

About The Author

0 Comments