Parlamenter rejim ve Referandum

 

Ülkeyi idare etmek için seçilenler parlementodan istedikleri kânunları geçiremeyince, referanduma baş vurarak halkın oyuyla geçirmeyi denerler.

 

Parlemanter sistemlerde, Cumhuriyet ile idare edilen ülkelerde, halk verdiği oy ile vekillerini seçer. Vekiller halkın temsilcileridir ve icraatlarından doğrudan doğruya halka karşı sorumludurlar. Yasaları yapma ve uygulama görevini, anyasa kurallarına sadık kalarak yerine getrimeleri beklenir.

Beklenti, hükümetin, dallarında uzman olan kişilerden seçilmiş vekillerden oluşmasıdır.

Gaye ülkenin idaresini, uzman olmayan halkın kararlarına bırakmak yerine, kendi alanlarında yüksek başarı göstermiş uzmanlara devretmektir.

Seçilenler görevlerini iyi yaptıkları sürece sorun çıkmaz. Seçilmiş olan uzmanlar / yönetim görevini iyi yapamadığı zaman, halk ile yönetim arasında sorunlar çıkmaya, işler aksamaya, hoşnutsuzluklar doğmaya başlar.

İktidar’ın Parlementodan istediği kararı almakta zorlandığı özel bir durumda halkın oyuna başvurmak, çok seyrek olsa da, kullanılmış bir yöntemdir.

Bireyin karar vermek yeteneği ve özgürlüğü olan ilerlemiş toplumlarda uygulanırsa, nâdiren, halk için faydalı, demokratik bir veriye erişilebilir. Deneyimler çok zaman yanlış sonuçlara varıldığını göstermektedir.

Etnik karışımı, teknolojide önderliği, sosyal seviyesinin yüksekliği, üstün ve büyük bir ülke ölçüsünde olan ABD’de Kaliforniya ayaletindeki referandum’a sunulan “Önerge 13” olayını, kötü sonuç vermiş örneklerden birisi olarak gösterebiliriz. Alınan karârın yanlışlığı, Kaliforniya’nın ekonomisini tamamen çökeltmişti. Bu ayalette referandumlar yaygınlaştı, kararların deneyimsiz halk tarafından alınmasıyla parlemento sistemi yozlaştı ve yıllar geçtiği halde eknomisi hâlâ düzelmedi.

Kaliforniyadaki gibi, eğitim seviyesi yüksek ve özgür bir toplumda bile iyi sonuçlar vermeyen referandum, şayet:

Eğitim düzeyi yüksek olmayan,

Bireylerin karar vermek yeteneği ve serbestisi olmayan,

Dogmatik düşünce ile harekete alıştırılmış,

Özgürlükleri bağımlılığa dönüşmüş, toplumlarda uygulanırsa, ülke için doğru karar almak imkânsızdır. Şayet toplumun yeterli kısmı iktidâra bağımlıysa, referandumdan alınacak oy, iktidârın istediği oy olacaktır. Bu şartlarda referandumun yegâne anlamı, iktidârın istediği ve parlementonun onayını alamadığı değişikliği, referandum ile halk’ı kullanarak elde etmesidir. O şartlar altında referanduma gidildiğinde:

İç baskılara karşı durulabilmiş,

Halk’ın oyu neden göstererek,

İktidar istediğini elde etmiş olur.

Kısacası, Demokrasinin kaçınılmaz kuralı olan; azınlığın da hakkını korumak ilkesi ve Cumhuriyet sisteminin ilkeleri çiğnenmiş olur, Cumhuriyet ve Demokrasi, otokrasiye dönüşür. Parlementer sistemin çökmesi, yerini tek el yönetimine bırakır.

Referandum’un yukarı şartlarda kullanılması da parlementoyu atlamaktan ve yok saymaktan başka bir anlam taşımaz.

ABD ve benzeri ülkelerde, demokrasiyi yozlaştırmış ve kötü sonuçlar vermiş örnekler varken,  aynı yolu tâkip edenler de hiç şüphesiz aynı yozlaşmaya neden olacaklardır.

Bütün bu olumsuzluklar varken, referandum bir torba hâline getirilerek, birçok konu için ‘tek oy’ yoluna gidilmesi ise ender rastlanan bir acubedir. Perlemanter rejimin çöküşünün ifadesidir.

Ütopik düşüncenin önerileri gerçek olsabilseydi, Demokratik bir sistemde referandum verimli olabilirdi. Referanduma uygar bir yöntem olarak bakanlara; hangi konuda, ne zaman, nerede, ütopyanın gerçeğe dönüşmüş olduğunu sorgulamak gerekir.

Bu aşamada eli kanlı, demokrasisi yozlaşmakta olan ABD olumsuz bir örnek oluştururken, onu tâkip edenleri de felakete sürükleyecektir.

Kılavuzu karga olanın …….

About The Author

0 Comments