Ayrıntı Girdâbı ve seçimler

Yapıcı yönsüz, ayrıntılarla boğulmuş, seçim sonrası yorumları ne zaman bitecek? İkdidar yıllardır muhalefetleri ayrıntılarla uğraşmaya yönlendirdi. Muhalefetler de bununla vakit öldürdüler ve hiç şaşırtıcı olmaması gereken sonuca varıldı. Basın da bu girdapta aynı oyuna kurban giderek çıpınıp durdu. Ayrıntılardan sıyırılınıp işin özüne, AKP’nin başarısının, Muhalafetlerin başarısızlığının, temel nedenine inilmedi. Ana sorunları dile getirip doğru yola ışık tutulmadı. Işık tutanlara da kulak asılmadı

Gerçekler görmemezlikten gelinerek, üç seçim kaybedildi, bir dördüncüsünü de kaybetme yolundayız.

AKP’nin oyu yüzde elli ve artıyor. Muhalefetlerin toplam oyları yaklaşık yüzde kırk ve azalıyor. Devletin bütün olanakları AKP’nin elinde oldukça parçalanmış bir muhalefetin güç olabilmesi olanaksız ve ümitsiz. Muhalefetlerin lagarlığı yüzünden, Doğu illerimizde ileride kendilerine karşıt olacak yeni bir parti doğdu.. Bu nedenlerle, yakın gelecekte, AKP bütünlüğünü korudukça veya büyük bir ekonomik çöküntü, ya da iç harp olmadıkca, hiçbir muhalefet AKP’yi iktidardan sökmekde başarılı olamayacak.

AKP’nin yaptığı beğenilmeyen şeyleri tekrarlamak yerine, neden oy toplamakta başarılı olduklarına bakmak yerinde olur. Bu ülke yarım yüzyıla yakın bir süre, bir tarafta birkaç büyük şehir ve iş merkezindeki elit tabaka, diğer tarafta da Anadolu olrak sanki iki ayrı ülke görünümünde idi. Aydın tabaka bütün Demokrasi ve Sosyalizm ahkâm kesmelerinin ötesine geçip halk’a inmeyi başaramadı. Hatta bu tutum aradaki uçurumu derinleştirdi. Küçümsenen kısımdan gelenler, bu ayrılımı yaşayanlar, o tabakanın temel konularını ve gereksinimlerini bilenler, AKP’yi kurdular. Bir bütün oldular. Halk’ın temel gereksinimlerini sağlamak ve din’i ön plana çıkarmak yeterli oldu. Emperyalistlerle işbirliği de, yerlerini perçinledi.

Buna karşı muhalafet ne yaptı? Altmış yıldır Sağı, Solu, Ortasını, arama saçmalıklarıyla uğraşıp, 1948’de başlayan parçalanmayı devam ettirdi. Cumhuriyetimizi koruyamadı. Halk’ın ilkel gereksinimlerini sağlacaklarına, kendi çıkarlarını pekiştirmek ile uğraştılar. Topluma kötü örnekler gösterdiler. Tehlike belirdiğinde hiçbir uyarıya kulak vermediler ve bütünleşme karşısında uyanıp, kendileri birleşmeye yönelmediler.

Toplumun aydın sayılmayan kısmı gerçeği gördü ve birleşti, aydın sayılan ve aydın olması gereken, yılların deneyimlerinden ders alamadan, parçalanmış kaldı. Yol göstermesi gereken aydın, kendi yolunu bile bulamadı.

Başarılı olmak için aydın sınıfında olamanın gerekmediği kanıtlandı. Çok ırkın yüzyıllardır karışmasıyla oluşan toplumumuz bütünüyle çok becerikli, akıllı ve çalışkan olduğunu  birçok örneklerke bütün evrende kanıtladı. Aydın tarifine uygun olmayan bir eğitim görmüş veya hiç eğitim görmemiş de olsa, halkımız her konuda başarılı.

Aydın sınıfın düştüğü derin yanıltı bu gerçekleri görememesi. Pratik hayattaki yaşam koşullarını doğrudan etkileyen gereksinimlerle, idolojik gayeler arasındaki bağlamsızlığı doğru yerlerde değerlendirememiş olmaları. Hayatın ilkel gereksinimlerine cevap veren, idolojiye uygun olsun olmasın, başarıya erişti. Daha kimliğini belirlememiş, kişisel komplekslerin ötesine geçerek birlikte çalışma uygarlığına erişmemiş aydınımız, kaybetti.

Osmanlı İmparatorluğunun son yıllarındaki bozgun içerisinde beliren Batı sevdası, ileri yıllarda Batı kompleksine ve kendi gücümüzü onarmak yerine Batı’ya benzemek gayesine dönüşmüştü. Bu sürede Çağdaş Atatürk ilkelerini izlemek varken, birtakım yabancı ve yapımıza uymayan idilojiler peşine gidilmişti. Kendilerinin tamamen hazmedemedikleri bu idolejileri, yerli yersiz, gençlerimize aşlamaya çalışarak kalkınmamızın duraklamasına neden olmuşlardı. Bu tutum Deniz Gezmiş’ler gibi vatanseverlerimizin doğru gayelere yanlış yolla başvurmalarını canlarıyla ödemelerine varıncaya dek süregedi. Aydınlarımız bugün hâlâ Sağ, Sol arıyorlar!

Aydınlarımız halkımızı uygarlık yolunda eğitmeyi, eğitime ve bilİme ön ağırlığı vermeyi  başaramadılar. Bugün toplumuzdaki eğitim çarpıklığından ve eksikliğinden şikayet edenlerin geçmişi hatırlamaları faydalı olur. Bu meyanda kusuru sekiz yıllık iktidarda bulmak da suçu başkasına yükleme çabasıdır.

Gerçek şudur ki, o eğitilmemiş kitle her engele rağmen aydınlardan daha başarılı olmayı becermiştir. Bu durum onların yaptıklarının doğruluğunu ve yeterliliğini değil, aydınların yolunun ve tutumlarının nekadar eksik, hatta yanlış olduğunu gösterir.

İçinde olduğumuz durumu halkımızın cahil olduğuna bağlayanlar, bu ülkenin başına gelenlerin hiçbir zaman cahili yüzünden değil, herzaman okumuşu ve uleması tarafından geldiğini hatırlamalıdırlar.

Toplumumuz, Süpergüçlerin etkinliklerini kaybetmelerinden doğan değişikliklerin kalkınmamış ülkeler leyhine gelişmesi nedeniyle başarıya doğru koşacaktır. Bunu başarmak için gerekli konuma, ticari bilgi ve yeteneğe sahip durumdayız. Yönetimlerin etkisi bu kalkınmayı hızlandırmaya veya yavaşlatmaya, kısıtlı kalır. Daha hızlı devam etmek potansiyeline sahip bu kalkınma, sadece son sekiz yılın verisi değil, iç ve dış etkenlerle olagelmiş uzun yılların meyvasıdır.

Belirsiz ve korkulu olan; yönetimlerin tutumunun toplumumuzun bütünlüğü yolunda alacağı yönün, henüz açıklığa kavuşmamasıdır.

Aydınlılığa erişmeyi bugüne kadar başarısızlıklarını defaatle kanıtlamış olan aydınlardan beklemek ise son derece umutsuzluk veriyor. Son seçimlerde gene bekleneni başaramayan CHP’nin üzerinde süren polimik, Baykal ve avenesinin geriye getirme çabaları, aydınlarımızın nekadar gerçeklerden uzak olduğunun kanıtıdır. Daynasorlaşmış CHP diktasını iyi siyasetçidir diye destekleyenler nekadar yanlış yaptıklarının hâlâ blincinde değiller. Bir tek gün bile ağzından emperyalistlere karşı bir söz çıkmamış ve hiçbir başarı göstermemiş Baykal’ı destekleyenler acaba yönlerini, dışarıdan mı almaktalar, yoksa körler mi?

Mümtaz Soysal 17 Haziran’da çıkan yazısında nihayet sorunumuza değinerek Cumhuriyetçi birliktelik çağrısında bulunuyor. Kendisi sekiz yıl önce yaptığımız çağrılara yanıt vermeyenler arasında olsa da, bu çağrısının duyulmasını ümit ederiz.

CHP çekiç ve çiviyle tamir edilemez. Buldozer ile temizlik gerekir. Örgütlenmesi ve gençlenmesi gerekir. Bu çabayı halk’a inmeden yapmak da hiçbir yere varmaz. Desteklememizin devamının da artık koşulsuz olmayacağını bilmelidirler. Bu kepazelik artık son bulmalıdır. Önümüzdeki altı ay, CHP’nin de ülkenin de geleceğini belirleyecek. Birliktelik cephesi için çalışmak MHP taraftarları  dahil her vatandaşın görevidir. Bu yönde adım atmayanlar 12 Haziranın tekrarına hazır olmalıdırlar. Bu millet birgün onlardan hesap ta sorar.

AKP artık yurtta kanıtlanmış bir güç. Şayet denetlenirse yararlı da olabilecek örgütü var. Aydınlığa giden tek yol muhaleftin birleşerek denetici olabilmesindan geçer. Olmaz olmaz, siyasette herşey olabilir.

Atatürk ilkeleri 20. Yüzyılda çağdaş hatta öncü idi, 21. Yüzyılda hâlâ güncelliğini korumakla kalmıyor, tekrar çağdaş ve öncü olmak potansiyeli ile en mantıklı orta yol olarak karşımızda duruyor. Sağ, Sol, Orta çabaları muhalefetlerin blünme nedeninin başında gelir. Halbuki Atatürk ilkeleri hiç kimsenin inkâr etmediği bir bağ. Hayalde kalan idolojiler peşinde koşmayıp, bu bağı değerlendirerek birleşmek gerek. Başka uygar yol da yok.

 

 

 

About The Author

0 Comments