Kusurlu kim?

 

Suçu daima başkasına atmamız ve ancak kendimizi temize çıkararak rahat etmemiz eskiden gelen bir özelliğimiz. Bu nedenle,  çok yıllar evvel Ziya Paşa; “Kişi kusurun bilmek kadar hikmet olmaz”, boşuna dememiş! Aşağıdaki hikaye bunu anımsatıyor:

İki emekli parkta güvercinlere yem atıyorlardı,

Birinci ihtiyar :

“Su güvercinlere ne zaman yem atsam, siyasetçileri  hatırlıyorum ” dedi

Diğer ihtiyar; neden…??? diye sorunca ekledi ;

“Yerde dolaşırlarken elimizden yiyorlar, havalanınca kafamıza sı…yorlar. ..”

Hikaye gülmek babında güzel. Ancak Ziya paşanın gözüyle ağlanacak tarafını görmezsek, işte o zaman başımıza sı..lmaya devam edilecektir.

Kendimize sormak gerek; AKP’nin örgütlemmesine, ABD’nin  sümürüsüne girmemize, Emperyalizmin bizi kuşatmasına, Laikliğin yozlaştırılmasına, / Din ve ırk ayrılığı yaratılmasına, / AB kapılarında sürünmemize, / Kıbrısı nerdeyse bırakmaya, / Gırtlağa kadar borçlanmaya, / Dünyanın faiz ineği olmamıza, / Daynazorlar muhalefetine katlanmamıza, / Yegane dayanağımız TSK’nın yıpratılmasına, göz yuman biz kendimiz değilmiyiz?

Bu biganelik, umursamamazlık, körlük için AKP’yi başarıya götürenleri suçlamakla nereye varabileceğimizi düşünüyoruz? Suçu başkasında aradıkça güvercinler daima havalanacaktır.

Toplumumuzda:

Batı kompleksi, özgüvensizlik, suçlanma ve herşeyi bilmeme korkusu, aman sende’cilik, biz birşey yapamayız inancı, beraber çalışamamak zafiyeti, oldukça daha çok başımıza sı…lır.

 

Kendi düşen ağlamaz sözünü de unutmayalım. Değişmek için de, vakit hiçbirzaman geç değildir. İrticaya doğru değil, bilim’e doğru değişmek zorundayız. Vakit geçmeden!

 

About The Author

0 Comments