Milli İrade-1

 

Sayın G.K.B. Yaşar Büyükanıt’ın “ Türkiye Cumhuriyetinin bütünlüğü ve Cumhuriyetin temel ilkeleri hiçbirzaman bu boyutlarda tartışma konusu olmamıştı“ demesini takiben, halkımız 5 Eylül tezkeresi ile milli iradeyi elinde tutmadığını, kaderini gündemleri milli çıkarlarımıza aykırı olanlara teslim ettiğini kanıtladı. Bizi onların ellerine teslim edenler, düştükleri utanılacak zafiyet içinde, kendi başarılarına değil, AKP’nin hatalarına  dayanan bir gelecekleri olduğu ümidindeler.

Türkiye yeteneksiz ellerde dış baskılarla boyun eğerek parçalanmaya doğru sürüklenmektedir. ABD emperyalizminin gayelerini, AB isteklerinin boyutlarını küçümsemek, bizi felaketlere götürür.

Sayıları elliyi bulan partilerle parçalanmış bir muhalefet ile yakında olası seçimlerde bir iktidar değişikliği beklemek ise hayaldir. Yapılan oy tahminlerinde, sadece barajı aşabilmek hedeflerinin gaye olarak göstermeleri, durumun nekadar açınacak boyutta olduğunun kanıtıdır. Türkiye’nin benzeri bir beş yıl daha geçirmesi vahim sonuçlara erişebilir.

Halkımızın yüzde seksenin bunun bilincinde olması kâfi değil. Birleşmiş olarak, fedakarlıklar yaparak milli iradeyi geri kazanmak için çalışmamız gerekiyor.

Ortamdan istifade etmiş olan fırsatçı AKP’yi kınamak da kolay, biryere varmak istiyorsak; memleketin akıbetini onların acemi ve ehil olmayan ellerine, dini siyasete alet eden anlayışa bizi bırakan, yarım asırdır iş başına gelip giden, aynı yeteneksizlerden kurtulmamız lazım.

Yazlarımla gönderdiğim uyarılara, konunun gazetelerinin statükosuna aykırı düşmesi yazarları sessiz bıraktı. On gün kadar önce, cephe oluşturulmasının kaçınılmaz bir ihtiyaç, ve seçimlere kalan vaktin de dar olduğunu, yegane ciddi bir makale ile kaleme alan, Sayın Mümtaz Soysal olduysa da, onun da erişebildiği okuyucu syısı çok kısıtlı idi.

Sorunumuz, AKP’den iktidarı alacak bir çoğunluk partisinin olmamasıdır.

Gene bizi onların eline bırakanların iş başına gelmesi de ümit verici olamaz. Birbirlerini yiyecek, vatanın çıkarlarını birtarafa bırakıp, gene sandalye kavkası yapacak, aynı benciller, aynı aktörlerle yola çıkmak olanaksızdır.

Hiç değilse, bizi bu duruma düşürmüş olan, başarısız başkanlarının çekilmelesini, ve yolu arkadan gelenlere açmayı sağlamak, acil bir sorumluluğumuzdur.

En eski ve en güçlü parti olan CHP’nin etrafında, geçici de olsa, ortak fedakarlıklar birliği oluşturmak yegane çıkar yol olarak beliriyor. Ancak bunun Sayın Deniz Baykal’ın başkanlığı arkasında olamayacağı herkezin tekrarladığı bir gerçek. D. Baykal ve benzeri eskimiş başkanların yolu arkadan gelenlere açması, kaçınılmaz sorumlulukları olmalıdır.

Bugün halkımıza düşen vazife, Deniz Baykal ve benzerlerinin çekilmelerini, yolu dirayetli kişilere açmak, BİRLİĞİN oluşabilmesi sağlamak kampanyasıdır.

Bunun için de basına ihtiyacımız var. Onları ne bahasına olursa olsun, vatan hizmetine  çağırmamız, zorlamamız lazım. Halkın iradesini ele aldığını gördüklerinde gazeteleri de statükolarını değiştireceklerdir.

Halkımızın uykudan uyanma zamanı gelmiştir. Ben ne yapabilirim ki? diyenler bilsinler ki, herkez, herzaman, az da olsa, birşey yapabilir. Vatanın bu katkıya ihtiyacı var.

Bütün e-posta kullanmasını bilenlerin, okudukları gazetelerin yazarlarına bu hususta yardımcı olmalarını isteyecek dilek göndermesi yeterli bir başlangıç olur. Eşinizin dostunuzun da bunu yapması büyük katkı sağlar. Kamu baskısına kimse karşı koyamaz, koyamamıştır.

CHP ye yeni bir başkan gelmesi, alacakları oyu en az iki misline çıkaracaktır.

Ayrıca Baykalın yıllardır uyguladığı dikta yüzünden diğer partilere kaçan, yeni parti kuranlar geri dönecektir. Şayet halkın iradeyi ele almaya başladığı anlaşılırsa, ufak partiler de birleşme yoluna gidebilir. Bugünki acil durum böyle bir fedakarlığı ve anlayışı gerektiriyor.

Olmaz demeyin, olmaz olmaz. Zaten olması lazım, çünki başka da çıkar yol yok.

About The Author

0 Comments