Çıbanbaşı

 

Gençliğimdeki acı gözlemlerimden birisi 6-7 Eylül olaylarıdır. Çökmekte olan DP’nin, dikkati başka yöne çekmek için, evvela Selanikte Atatürk’ün evi önünde bomba patlattıkları, sonra Taksimde tahrikçilerin kışkırtmasıyla, gayrimüslümlerin dükkanlarını, mallarının tahrip edilmesine neden oldukları, Amerika’nın Tumkin koyunda kendi gemisini bombalayarak Kore harbine katıldığı, Resevelt’in 2.DS’ına girmek için aynı yöntemi kullandığı söylenir.

Geçen gün Konya’da bin kişi Kürt işçileri istemedikleri için toplanmışlar ve linç yapmaya yeltenmişler. Burada bir benzerlik olup olmadığını bilmiyorum. Ancak dikkat edilecek nokta şudur:

Örgütlerinin davalarını yürütebilmek için konuyu çanlı tutmaları gerekir. Bunun için de kaynağı belli olmayan olaylar patlak veriverir. Olay gerçekleştiğinde de örgütün faaliyetlerine devamı için gereken çıbanbaşları yaratılmış olur.

Yurdumuzda terörün yeni bir safhasına girmiş bulunuyoruz. Terör dağdan indi ve aramıza gelmeye başladı. Bu bir sürpriz olmaktan uzak, tamamen beklenen bir süreçtir. Şayet çaresi bulunmazsa, vatandaşları birbirine düşürme gayesine de erişebilir.

TSK G.K.B. Sayın Şükrü Büyükanıt’ın uzun zamandır beklediğimiz güvence veren konuşmalarını doğru yolda atılmış bir adım olarak değerlendirirken, basında bazı ana unsurların genellikle hâlâ kâle alınmadığını, bazı sözlerin de yanlış yorumlandığını izliyoruz.

Büyükanıt gibi dirayetli bir kumandanın terör ile sadece silah ile mücedele edilmeyeceğini bilmemesi söz konusu olamaz. Sözlerine dikkat edildiğinde bunu belirtmiş olduğu da ortadadır.

PKK örgütünün dıştan gelen teşvik, kışkırtma ve yardımlar ile yaşadığını ve faaliyetlerini sürdürdüklerini ondan daha iyi kimse bilemez.

Bugün PKK’ya katılmış olan Kürt kökenli vatanşalarımızın, dış tesirlerle yollarını şaşırmış olmalarını bilmemesi de mümkün değildir.

PKK’nın AB süreci koşulları, dış baskılar ile tekrar ısıtıldığını, aynı gaye uğruna verilen tavizlerden ötürü faaliyetlerini son safha olan mahallelerimize getirmeye başladıklarını, ABD’nin BOP’nın bir merhalesi olduğunu, herhalde bizlerden daha yakınen bilmekte ve görmektedir.

Yurdumuzun selameti, vatanın bütünlüğü ve egemenliği söz konusu olduğunda da, etkiler dışarıdan da, içeriden de geliyor olsa, gereğinin yapılması yolunu bulacağı da kesindir.

Zecri tedbirler alınmadan evvel, durumun ciddiyetini ve ivedeliğini hatırlatmış olması da, yerinde ve sırasında, yapılmış bir harekettir.

Bazı yazarlarımızın bu uyarıları demokrasi anlamı kavramında yorumlamaları ve kınamaları esef vericidir. Onlar ütopya peşinde koşarken şayet vatanın bütünlüğünü ve egemenliğimizi ön plana almıyorlarsa, yazmaktansa susmaları daha vatansever bir hareket olur.

Kraldan fazla krak taraftarı olanların, demokrasinin de dozunda yararlı olacağını unutmamaları, faydalı olur. Ütopya bir rüyadır ve bugüne kadar kimseye yararlı olmamıştır.

Bazı çevrelerde PKK sorununun yurdumuzun dışında halledilmeden içinde başarılı olmayacağımızı savunuyorlar. Bu işe tersinden başlamaktır.

İlk yapılacak olan asılsız vaadlerle, kandırılmış, belki satın alınmış, bazı Kürt kökenli vatandaşlarımızın kararlı tutumumuzu anlamalarını sağlamak olmalıdır. Vatandaşlarımızı öldürmekle biryere varamayız. Bilakis onları katıldıkları saflardan çıkarmak, af etmek, doğru yola çekmek, bizim milli görevimizdir.

Tutumlarını değiştirmeyenlere de gereken şiddeti göstermekten başka çare kalmaz. Bu önlemler alındığında da ütopyacıların başka tarafa bakması, zaten çok zor olan bir işi daha da zorlaştırmamaları, hepimizin çıkarına olur.

Dışarıdan gelen demogojik seslere de söylenecek çok şey var, onların da kendi pisliklerini görmediğimizi sanmaları ve bize öğütler vermeye çalışmaları, tehditler savurmaları, onların değil bizim kabahatimizidir.

PKK’nın ivedelikle etkinsizleştirilmesi gerekmektedir.

TSK’nin de bu yolada doğru adım attığını sevinçle karşılamalıyız, destek vermeliyiz.                               Çıban kangren olursa tedavisi mümkün olmayabilir.           

 

About The Author

0 Comments