Gönüllü ve gönülsüz

 

Gelin’e, -Kalk oyna demişler, -Yerim dar demiş, yerini açmışlar,-Gönlüm dar demiş.

İsrail ile Filistin yarım asırdan fazla bir süredir boğuşuyorlar, hiçbir ara bulma yöntemi de faydalı olamadı. İlişkiler daha kötüye giderken bölge ülkelerini de felakete sürüklüyorlar.

İsrail devleti Filistin topraklarında, 1946-48 yıllarında, ters orantılı toprak ayrılımı ile, az nufuslu İsrail’e çok, çok nufuslu Filistine az toprak bırakılarak, Batı’nın baskısı ile gerçekleştirildi. Kuruluş sıarsında İsrailin başlattığı savaş şekli (şimdiki adı terör) kendisine karşı döndü.

İsrail kendinin olmayan bir bölgede yerleştiğini biliyordu. Buna rağmen herzaman yeni komşularını aşağılık görerek onlarla sulh aramak yolunda gönülsüz davrandı . Kuruluşunda yaklaşık 2 milyon, şimdi 7 milyon olan İsrail, şayet ABD’nin destek ve yardımını almasaydı, 200 milyonluk Arap alemine karşı kafa tutabilirmiydi? Cevap kesinlikle HAYIR’dır.

Yahudilerin akıllı bir ırk, ve dünyanın biçok başarılı kişilerini yetiştirmiş bir toplum olduğu biliniyor. ABD yardımı olmasaydı, bu akıllı insanların aklı selimin icaplarına uyarak sıkışmış oldukları topraklarda evvela komşularıyla ilişkilerini düzeltmekte gönüllü davranmaları beklenirdi. Çünki aksi halde hayatta kalamayacaklarını bilirlerdi. Amma tam tersi oldu.

İsrail ABD desteği olduğundan ötürü komşuları ile savaşabiliyor,

Bu destek olduğu için yıllarca Filistinin varlığını bile tanımadı,

Bu destek kalkacak olsa İsrailin tutumunu değiştirmek zorunda,

Peki ABD bu desteği kaldırırmı?

Kaldıramaz, çünki ABD’nin içindeki 6.5 milyon musevi buna fırsat vermez,

Öyleyse İsrail / Filistin probleminin çözüm bulmaması ABD’nin İsrail’e desteğidir.

Şayet bu mantık oyununa devam edersek şunları sormamız gerekmezmi?

İsrail kurulmadan evvel Ortadoğuda terörist varmıydı? Hayır terörist yoktu.

Demekki İsrail’in kuruluşu ve takip eden tutumu ile terörislerin oluşması bağlantılı.

Sayıları çok az da olsa, bölgede kalmış yahudiler ikibin yıl Araplarla beraber yaşadılar. Aralarındaki ciddi sorunlar İsrail devleti kurulduktan sonra başladı.

Takip eden yıllarda İsrail’in ABD yardımları ile bölgenin diğer ülkelerine karşı orantısız  güclenmesine paralel olarak, “teröristlerin” de sayısı arttı.

Bu sürede İsrail BATI yönetimlerinin barış çabalarına uyumlu davranmadı,

BM kararlarını kâle almadı,

Kendinin olmayan toprakları istila etti,

Komşularının hiçbirisinde yok iken, nükleer silahları anlaşmasını yok sayarak, atom bombasını elde etti,

Komşuları Nükleer üretimi yapmaya yeltenince, –Emniyetim, diyerek onları bombaladı.

Sınır emniyetim diyerek Lübnan’ı onsekiz yıl istila etti.

Bu gerçeklere bakarsak, İsrail ve Batı’nın terörist olarak isimlendirdiği örgütlerin, neden doğduklarını ve terör yaptıklarını,  sorgulamak gerekmez mi? Tekrar soralım:

Bu örgütlerde savaşanlara, geçmişi değerlendirmeden terörist demek doğru mu?

Batı’nın tutumu, savumnaya çalıştıkları insan haklarını, gerçekleri, hiçe saymak, demagoji değil mi?

ABD’nin desteği ve gücü sonsuza dek kalıcımıdır?

Tarihten ders almayanlar tekerrürünü doğururmazlar mı?

Elinizi vicdanınıza koyarsanız cevabı siz verebilirsiniz.

Unutulmaması gereken:

ABD’nin Irak’taki hezimetine bir yenisini ilave etmemek için, Lübnanda başarısız olan İsrail’in korumasına gitmiyor, başka ülkeleri karıştırarak, yörede yarattığı keşmekeşi BATI’nın problemi olarak göstermek çabasında.

İsrail’liler ABD desteğinin emniyetini kendilerine zarar verecek şekilde kullanıyor, herşeyin değişken, ve tarihin çok acı olaylarla dolu olduğunu da, çoğu unutuyor.

250 milyon Amerika’lının çıkarları, ABD vatandaşı 6.5 milyon musevinin çıkarlarının önüne geçerse, İsrail’e ne olacak?

Ortadoğu’nun kaypak düzeyine İsrail’i korumaya gidenler bunu çok iyi düşünmeli?

 

 

 

 

 

 

About The Author

0 Comments