Aynaya bakmayanlara
Birisi ikidebir kapınızı açıp davetsiz içeri girerek, fazla para harcama, bahçeni temizle, hizmetçine TV al, çocuklarını o okula gönderme, vb. direktifler vermeye başlasa, şüphesiz kapı dışarı edip, birdaha üstüne vazife olmayan işlere karışmamasını söylersiniz.
Amma başka bür ülke aynı şekilde yurdunuza gelip, sizi parçalamak gayesiyle, etnik ayrılıklar yarattığında, harcadığınız paranızı kontrole aldığında, tek güveniniz olan ordunuzu etkisiz hâle getirmek istediğinde, okullarınıza, tarımınıza, madenlerinize, iç işlerinize karıştığında, kısıntılar koyduğunda, direktifler verdiğinde, muhturalar gönderdiğinde, neden sesinizi çıkarmazsınız?
İşte bu noktada aynaya bakınız ve, Ben kimim? Kimdim? Şimdi ne oldum? Yarın ne olacağım? diye sorunuz.
Siz asırlarca huzur ve birlik içerisinde yaşamış bir toplum iken, bütün batı ülkeleri soykırımlar yaptığı zaman, defaatle, yurdunuzu, kollarınızı mağdurlara açmış, onları bağrınıza basmış iken, yabancıların yurdumuza gelip Kürt, Ermeni, Musevi, Alevi, sorunları yaratmalarına nasıl seyirci kalabilirsiniz.
Batının iki asır uğraşarak hasta adam hâline düşürdükleri ve kapitülasyonlar ile boğdukları, Osmanlı Ümparatorluğu’undan kalan borçları bile, en sıkıntılı zamanımızda kuruşuna kadar ödemiş, ikinci dünya savaşının türlü sıkıntılarını şeref ve yüz akıyla atlatabilmiş bir millet olarak, nasıl olurda devletin soyulmasına göz yumup, sonra da dışarıdan borç dilenerek, kendi açtığınız delikleri tıkamak için, onlara muhtaç duruma düşmeyi kabul edebilirsiniz?
Dünyanın en çok aranan madenlerine sahip iken, kendi topraklarınız içinde olan bu varlıkların işletilmesini, ne hakla, ne çarpık dişünce ile, ne gaflet ile yabancıların kontrolüne verebilirsiniz? Nasıl olurda yapılmış bu hatayı, -Artık yeter bu bizim hakkımızdır, diyecek uygarlığı, ve cesareti gösteremezsiniz?
Kişisel olarak bu konuların birçoğuna hassasiyet gösterebilirken, parti bayrağı altına girince nasıl olurda kişiliğinizi unutarak, goygoyculuğu kabullenebilirsiniz?
Bu geçici hayatın değersiz varlıklarının daha fazlasını elde etmek için, haysiyet, benlik ve kişiliğinizi ayaklar altına serebilirsiniz?
Kısa ömürlü kazançlar için, bütün ailenizin geleceğinin belirsizliklere düşmesine göz yumabilirsiniz?
Bizim bir tek vatanımız vardır, adı Türkiye’dir. İçinde de sadece kendilerini Türk olarak bilen hepimiz varız. Bunu değiştirmeye çalışan ve etnik ayrılık yaratarak bizi bölmeye çalışanları, aramıza nifak sokarak birbirimize düşürmeye çalışanları, BATI kısvesinde oldukları için nasıl bize yardım etmek geyesinde olduklarını hayal eder, ve onları bir kurtarıcı olarak alımsayabilirsiniz?
Ondukuzuncu yüzyılın sonundan bu yana hiçbirşey değişmemiştir. O zaman güçlü Osmanlı İmparatorluğunu parçalamak gayesiyle çabalayan BATI, istiklal savaşımzla başarızıslığa uğrayıp gayesine tamamen erişemeyince, bugün yarım kalan planını tamamlamak için her cepheden hücüma geçmiştir. Hernekadar AB’nin faydalı tarafları olsa da, önümüze konan şartlar bizim için tekrar kapütülasyonlara razı olmaktan az farklıdır.
Hiçbir ülkenin bir diğerine kendi menfaatleri dışında bir yardımda bulunmayacağının doğal olduğunu, herkezin kendi çıkarlarını korumak akıllılığını göstermek zorunda olduğunu unutmamamız, en başta gelen düşüncemiz olmalıdır.
Herşeyden evvel, bütün kişisel baskılardan bir an için de olsa uzaklaşarak, hürriyetimizin ve bütünlüğümüzün değerini hatırlamak, sonra da yok olduğunu varsaydığımızda içine düşmüş olacağımız aşağlayıcı baskıda nekadar mutsuz yaşanabileceğini düşünmemiz, belki bizi gelmekte olan büyük felaketlerden koruyabilir.
Evet muhakkak aynaya bakmalı, insan kim olduğunu hatırlamalı.
0 Comments