Beyazlığın değeri

 

Geçenlerde Bodrum, Dünyanın en güzel koyları, derneğinin toplantısna ev sahipliği etti. Bu birliğe alınmış olmamızın güzellik bakımından yerinde olduğu muhakkak, ancak temizlik bakımından nasıl değerlendiriliyoruz, bunu anlamak zor. Eğer kıyaslama yapılacaksa öbürlerinin hâli de pek çekici olmasa gerek. Herhalde kimsenin hâlâ, pislikleri arıtmadan denize döktüğümüzden, sel sularının, yörenin altı aylık birikimi pisliğinin, denize gitmesine mani olmamamızdan, haberleri yok. Neyse konuyu dağıtmadan sadeded gelelim.

Bizim için ilginç olan ziyarete gelen yabancı yetkililerin ön planda söyledikleridir. Bizi yapılarımızın beyazlığını ve ölçülerini korumamızdan, yöremizin karekterini muhafaza edebilmemizden ötürü, tebrik etmişler.

Geçenlerde İsveçten gelen bir yetkili de aynı şekilde konuşmuş, beyazlığı korumanın nekadar önemli bir başarı olduğunu belirmişti.

Bu beni düşündürüyor, acaba diyorum, bütün başkanlarımızı bir süre dışarıya göndersek ve onların sonradan bir yabancı gibi geri getirrek, yaraımadamızı yabancı bir gözle görebilmelerini sağlasak? O zaman belki birkaç yıldır bozmayı hızlandırdığımız, BEYAZLIĞIN, nekadar değer ve hayatî önem taşıdığını, anlamış olurlar. Ondan sonra da, türlü nedenlerle, beyaz yerine başka renkler karıştırılmasını önlemek için daha fazla gayret sarfederler.

Belki bu guruba bazı meslekdaşlarımı da katmak yerinde olur. Benim yakinen izlediğim bu konu hakkında son beş yıldır Mimarlar odasından, çıktıysa da bana erişmedi, bir uyarı gelmedi. Görülenlere bakılırsa, bazıları da beyazdan ayrılmaya katkıda bulunuyor olmalılar.

Birçok diğer Akdeniz adalarında olduğu gibi, yarımadamıza da özelliğimizi sağlayan, beyazlığı ve iki kat sınırını devam etmiş olmamızdır. Bu tutumdan ayrılmak yolunda attığımız her adımda, özelliğimizi kaybedecek ve sıradan bir görünüşe dönüşeceğiz.

Bizi bugüne kadar kurtarmış olan, beyazlığımız, taş kullanılımı, Begonvilimiz, ve alçak yapılarımızdır. Bunların arasında, sarı, pembe, gri, cephe renklerinin yeri yoktur, olmamalıdır, buna hiçbir gerek yoktur.

Nekadar kötü bir yerleşim ile, sıkışık da yapılmış olsa, iki yıl içinde yeşilliğin büyümesiyle, bütün ayıplar örtülmekte ve yeşillikler içerisinde beyaz noktalar yamaçlarımızı süslemekte. Bu temizlik, bu sadelik, bu kaliteli görünüm içerisine renkleri sokarak bulandırmak gereksizdir, yapılmamalıdır. Mimaride sadelik ve uyum kaliteyi de beraberinde getirir. Güzelleştirmek ümidiyle birtakım luzumsuz elemenları, renkleri, formları, kullanmaya kalmak, en azından sıradan, çok zaman da, adileşmiş bir görünümü getirir. Bu gibi şeylerden uzak durmalıyız.

Mortgage uygulamasının yürürlüğe girmesiyle yarımadamızda mahallelerin yapımı da artacak. Bunun ne önüne geçilebilir, ne de geçilmelidir, Gelişme doğal bir gereksedir ve bunun nerede olacağını ihtiyaçlar, alâka ve halk seçer, seçmiştir. Bu gelişme bilinçli ve yasalara uygun olarak yapılırsa, hiçkimseye ziyanı olmaz.

Ancak şayet yetkililer BEYAZ ve İKİ KAT kaidelerini uygulamayı gevşetirlerse, son yıllarda bunun çok örneklerini görmekteyiz, işte ozman halimiz duman olur. Bir de başladımı, ipin ucunu kaçırır, birdaha da yakalamayız.

Bütün yarımada yetkililere tekrar hatırlatıyorum:

Dış cephe regini beyaz, veya taş, veya karışımı,

Kat adedini iki,

Olarak sınırlamak, herkezin geleceği için hayatî önem taşımaktadır. Bunu gerçekleştirmek, yasalara uyulmasını sağlamak onların görevidir.

Kendilerinden görevlerini yerine getirmelerini rica ediyorum.

 

About The Author

0 Comments