Korku neden?

 

Yakın tarihe baktığımızda Osmanlıl İmparatotluğu ve Türkiye’den başka birçok ülkelerin çok hunhar ve utanç verici şeyler yaptıklarını gözlemleriz.

Kuzey Amerika kıtasını Avrupalılar işgal ettikten sonra, asırlar boyu o toprakların sahibi olan kızıl derililerin, kafalarının derilerini yüzüp Avrupada satmakla başlayarak, yüz yıl içerisinde, yüzde doksanını öldürerek, yerlerinden sürerek, varlıklarına son verdiler. Yakın zamanlarda, yapılmış olan soykırıma biraz geç etki göstermeye yeltenen on kadar kızıl deriliyi, ufak bir ordu ile yerlerinde sıkıştırarak, acımadan kurşunladılar.

İkinci dünya harbi çıktığında ABD uyruğu oldukları halde, bütün Japon ve birçok Alman göçmenlerinin mallarını gasp etip, harp sonuna kadar, esir kamplarına yerleştirdiler.

Yahudilere, İngiltere, İspanya, Rusya ve Almanyada, soykırımı uygulandı.

Fransızlar, Cezairde, yörenin sahibi Arapları, orduları ile acımasız, süngüleyerek, hamile kadınların karnından bebeklerini çıkarıp, sopalara taktılar.

Ruslar ikinci dünya harbinde, ikibibinin üzerinde Polanya’lı subayı, katletti. Sonra Stalin yirmi binden fazla Rus vatandaşını, sisteme uymadığı bahanesiyle öldürtü.

Yunanlılar İstiklal harbi sırasında, yurdumuzda işgal ettikleri yerlerde Türk halkını sistematik bir şekilde katletti. Kıbrıslı Yunanlılar, planlı olarak müslüman Kıbrıs’lıları gruplar halinde öldürerek, çukurlara doldurdular, tam bir soykırıma başlattılar.

Daha birkaç yıl evvel, Yogoslavya’daki hiristiyanlar, Müslümanlara karşı planlı bir soykırım yaparak, onbinin üzerinde vatandaşlarını öldürdüler.

Yürminci yüzyılın sözüm ona uygar tutumu içerisinde, bugün insan hakları çığırtkanlığını yapan batı ülkeleri, yapılan bu soykırımlar ve zulme, seyirci kalmakla yetinmiştir.

Osmanlı İmparatorluğunun parçalanıp, batılılar tarafından paylaşılması planlandığı onsekizinci asırın ikinci yarısından beri, kışkırttıkları Kürt ve Ermeni toplumlarını bize karşı silahlandırdılar. Yirminci asırın başında Ermeniler ABD ve Avrupalılar tarafından Osmanlı toprakları içerisinde örgütlendirildi, sonra da Rus ordusuna katılmaları sağlanarak Osmanlılara karşı hücüma geçirildiler, yıllarca beraber yaşadıkları köyleri basarak Müslümanları öldürdüler. Van da yaptıkları baskında, hemen hemen bütün şehir halkını kestiler.

İstiklal savaşımızın sonunda İngilizlerin yardımıyla, son bir gayret içerisinde oluşan kürt isyanı zorlukla bastırıldı. Asrın sonunda Batının kışkırtması ve desteklemesiyle canlanan Kürt başkaldırması, terorist hareketine dönüştü, ve otuzbinin üzerinde vatandaşımızın ölmesine neden oldu, ve onbeş yıl Türkiyenin her yönde kalkınmasını engelledi.

Gene asrın sonunda Amerikanın hoşgörüsünden cesaret alan, çoğu ABD vatandaşı Ermeniler, kırkın üzerinde Türk diplomatını, Batının sesini çıkarmadan seyreden gözleri önünde, kurşunlamışladılar.

Bütün bu cinayetlere, soykırımlara, göz yuman Batı ülkeleri, biz isyan eden Ermenileri, kesmek değil, sürgüne gönderdiğimizde, soykırım iddasında bulunmuş, kendi kışkırttıkları ve yardım ettikleri terör örgütü PKK ya karşı savaşımızda, bizleri insan haklarını saymamakla suçlamak adîliğini göstermişlerdir. Daha on yıl evvel Yugaslavyada yapıkları soykırımı unutmuş görülerek, yüz yıl evvel Osmanlıların kendilerine karşı isyan eden Ermenilere karşı aladıkları önlemleri soykırım olarak şimdi ortaya koymalarıı gülünç bile olamaz, adîliktir, çirkefliktir, insanlığa yakışmaz.

Bizim bütün bu söylenenlere başımızı eğerek, suçlu gibi durmamız da af edilmeyecek bir zafiyet ve aşağılık kompleksidir. Biz zayıf hareket ettikce, suçlular suçsuz, suçsuzlar da suçlu gözükmektedir.

Hakikateleri batının yüzüne vurmak bizi birtek yöne götürür; ileriye.

Boynumuz bükük, suçlu gibi oturmak da bir tek yöne götürür; geriye.

Neden ve kimden korkuyoruz? Uyanalım, kendi hunharlıklarını yüzlerine vuralım, ve gerçekleri dünya toplumu önüne serelim. Aksi halde gittiğimiz yer bellidir, geri dönüşü de olamaz.

About The Author

0 Comments