Görüş açısı

 

Sorunlarımıza yardımcı olabilmek için gözlem yapmanın ve bunu yetkililerin dikkatine getirmenin faydalı olduğuna inandığımı evvelce belirtmiştim. Böyle bir tutumla ilerlemelere yardımcı olabileceğimiz kanaatindeyim.

Ben gözlemleri yaparken, bilgi, mantık ve gerçekler çerçevesi içinde yapmaya gayret sarfederim. Aksini yapmak, yâni yetersiz derinliğe inerek gözlem yapmak, olumsuz sonuç vermesine neden olabilir. Hepimizin bu konuda çok dikkatli olmamız gerekir.

Geçenlerde çıkan haberde, plajların parsellendiğini ve halka kapalı sayılacağını, şezlong ücreti ödenmesi gerektiğini, okuduk. Aşağıdaki hususlardan ötürü bu görüşe katılmıyorum:

Bitez plajını ele alalım. Bütün sahil batının plajlarını imrendirecek bir niteliğe erişmiş, temiz ve konforlu, sakin ve huzur veren, bir ortam haline gelmiş bulunmaktadır. Şüphesiz Sayın Başkan Remzi Güngör’ün bu işte büyük katkısı vardır, ve kendisini tebrik etmemiz gerekir.

Bütün sahil tertemiz, muntazam sıralanmış, gurup gurup değişik renklerde, koltuklar, şezlonglar, hamaklar ve şemsiyelerle donatılmıştır. Bütün bu masraf mahallerin arka tarafındaki iş yerleri tarafından yapılmıştır. Yol kenarında tesislerin ücretsiz kullanılabileceğini belirten tabelalar da konulmuştur.

Ulusal yasalarımıza göre sahillerimiz kamu malıdır ve kamu kullanılımına açıktır. Denize sıfır evi olan bile, burası benim, çekil buradan diyemez. Diyemez amma halkın da o şahsın parasını vererek kendi kullanımı için koyduğu şezlongu kullanmaya, tuvaletine girmeye hakkı yoktur. Deniz sahili kamu malı, diğer tesisler şahıs malıdır. Yanlız sahibi kullanabilir. Veya özel müsadeyle kullanılabilir.

Plajlarımızda şezlongların ve diğer benzeri eşyaların ücretsiz kullanıma açılmış olması, biraz kolu bükülerek, sahiplerinin rızasıyla yapılmaktadır, doğal bir kamu hakkı olarak değil. İstrseniz gidip aynı sahilde ya kuma, yada kendi sandelyenize oturabilirsiniz, buna kimse karışmaz, amma başkasının koyduğuna değil.

Yapılmış olan tesisler sahipleri tarafından her akşam düzenlenir, her sabah temizlenir ve tekrar kullanıma hazır bir duruma getirlir. Bu eşyaların parasını vermek, bakımı yapmak için adam çalıştırmak karşılıksız olamaz, olmasını beklemek mantık ve gerçek dışı olur.

Bu tesisler kullanıldığı zaman, tesis sahibinin de kullananın, hiç değilse, bir şişe su satın almasını beklemesi doğaldır, âdilanedir, mantıklıdır.

Bu gibi uygarlaşmış bölgelere de artık eskiden olduğu gibi, kavun, karpuz, dolmalar, börekler ile gelip piknik yapmayı arzulamak doğru olmaz. Bütün yöre değişmektedir ve bu tür şeyler de değişmenin bir parçasıdır. Piknik yapmak isteyenin artık henüz gelişmemiş yerlere gitmesi zorunluluğu doğmuştur. Bir taraftan gelişmeden ötürü faydalarının mahsülünü toplarken, diğer taraftan gelişmenin getirdiği değişikliklere de ayak uyduramamak, şikayet etmek, yanlıştır.

Servisleri kullanılan bir tesiste, en azından bir meşrubat alarak, yardımda bulunmak yapılması doğal olan bir tutumdur.

Şayet servis veren yerlerin tutumu taciz edici bir ölçüye erişirse, bunu bir istisna olarak kabul etmek, ve evvela sahibine, sonrada belediye yetkililerine bildirmek, kullananın görevi olmalıdır.

Bir belediye nekadar çalışkan ve dikkatli olursa olsun, her dakka, her yerde hazır ve nazır olamaz. Halkın yardımı, gözlemlerini bildirmesi şarttır.

Usulsuz ve taciz edici hareket edenlere de ses çıkarmamak, kurulmuş sistemin yozlaşmasına, ve sıkıntılara neden olur. Bu noktada halk biganeliğinden ötürü kendi bindiği dalı kesmiş duruma girer.

Herşeyi başkasından beklemeyerek, ilerlemeye katkıda bulunmak, Belediyelerin başka işlere de vakit ayırabilmelerini sağlayacak, uygar bir tutum olur.

 

About The Author

0 Comments