Umutsuzmuyuz?

 

Hayvanlar keyifleri için değil, aç kalmamak ve eşlerini kaybetmemek için, birbirlerine zararlı olabilirler. İnsanlar ise her türlü nedenlerle herzaman hem hemcinslerine hem de başka yaratıklara göz kırpmadan en vahşi kötülükleri yaparlar.

Arzu, ihtiras, tutku, daha çoğu istemek, ve özlem, yani kötü his gücleri, çok zaman, dinin, doğruluğun ve mantığın üzerine yükselerek, onları türlü fena yollara yönlendirmiştir. İnsanoğlunun hayatının başlamasından beri, asırlardır, bu böyle gelmiştir ve böyle gidecektir. Yukarıdaki hisler yok olmayacağına göre de, ütopik mükemmellikte bir insanın var olması beklenemez.

Kişiler yalınız olduklarında, bu hislerin zararı kamuyu çok fazla etkilemeyebilir. Fakat aynı kişi kamu hizmetine girdiği zaman, bütün eylemlerinin etkisi başkalarına da tesir eder.

Kamu hizmeti, yararlı ve şerefli bir görev olmakla beraber, birçok kişide, kendisi kanıtlamak, servet yapmak, vb., kötü his güclerine kapılmış olarak karşımıza çıkar. Bu düzeyde de hizmeti veren, vereceğine, kamudan almaya, kamuyu sömürmeye başlar. Bizçok bölümde bu güçlerin kamuya zararı az olmakla beraber, politika ve partizanlık ilâve olduğunda etki yepyeni boyutlara ulaşır. Gayeler, kötü güçler kişinin ölçüsünden çıkıp bir parti kapsamına yükselerek, tamamen büyük bir kitlenin zararına, etkileme yoluna girer.

Partizanlık, ayrılma, bölünme, his güçlerinin gruplaşarak çarpışmaya başlamasından başka birşey değildir. Bazı kişiler arzularını bir çatı altında yerine getiremediklerinden, başka bir çatı kurarak arzularını oradan gerçekleştirmek yolunu ararlar. Bu çatılara katılan gruplar da halkın parçalanmasını, gayelerin çelişkiye düşmelerini, ortaya çıkarır.

İstisnalar olmakla beraber, genellikle, halkın erdemlik için değil de, parti bağlılığiyla verdiği oy ile seçilen görevlilerden umuma yarıyacak sonuçlar beklemek de, yukarıdaki nedenlerle, verimli olamaz. Bügün hem bütün yurtta, hem de Bodrum’da durum budur, ve 1940 lardan sonra daima böyle olagelmiştir. Bu nedenle de içinde bulunduğumuz durumlara düşmüş bulunuyoruz. Yetkililerin Milli vazifeleri ve sorumluluklarını unutup, partilere sadakat ve sade kendilerine faydalı hâle gelmeleri, bizi bu hallere düşürmüştür.

Ayni kötü güçler bizden daha ileri olan toplumlarda mevcut olsa da, umumun yararına çalışması için geliştirilmiş olan idare sistemlerinde, rölatif olarak, etkilerinin de ters oranla azaldığı görülmektedir. Örf ve adetler, seçim kanunlarının düzenliliği, sistemin kişiden başlayarak aşağıdan yukarıya doğru çalışmasını öneren uygar tutumlar nedeniyle, birçok ülkelerde yeterli sonuçlar alınabilmektedir.

Demek ki seçilen kişilerin kalitsinin alınacak neticelerde, insanların bütün zayıf tarafları bulunmasına rağmen, çok olumlu veya olumsuz etkisi olmaktadır.

Bugüne kadar Bodrum’luların göreve getirdikleri kişilerin çoğunun, erdemlikleri için değil, Bodrum’lu oldukları için seçilmiş olmaları, başarı olasılığımızı daraltmaktadır.

Bodrum halkının yarımadaya artık dışarıdan gelip yerleşmiş olanlarla karıışmış olduğunu kabul etmemiz gerekir. Bu nedenle de eskiden kendi yağında kavrulabilen, kendi ayıbını kendisi örten anlayış yeterli olmamaktadır. Karmaşık bir guruba karma bir idare grubunun gerektiği artık kaçınılmaz bir hakikattir.

Her düzeyde, bütün atamaların, kim oldukları için değil,  erdemlik yönünden, değerleri nedeniyle seçilmesinden başka çıkar bir yolumuz yoktur. Mevcut kadro da bu anlayış altında, elenmeli, yenilenmelidir.

Ancak, hizmetimizde olan, sayıları bin’i aşan, personelin kaliteleri yükseldiği takdirde, içlerinden verimli olabileceklerin oranı da artacak ve daha olumlu sonuçlar alınabilecektir.

Her toplum layik olduğu idareyi bulur, sözünü unutmayalım. Bodrum  yarımadasının sorunlarının çoğu değişime ayak uyduramamış olmasından kaynaklanmaktadır.

Vakit henüz geçmedi, hayır umutsuz olmayalım.

About The Author

0 Comments