Ne zaman adam oluruz:

Geçenlerde Hürriyet gazetesinde, yol kenarındaki korkuluğa saplanmış bir otonun resmi vardı. Bu kazada korkuluk, yolunu şaşıran otonun ön camından girerek arkada oturan yolcuya mızrak gibi saplanmış ve ölümüne neden olmuştu. Bu olayın sadece bir kaza haberi olarak verilmesi, nedenleri hakkında yorum ve öneri yapılmamış olması, biganeliğimizin tam bir göstergesidir.

İki yıl evvel yokuşbaşındaki viraja korkuluk konurken, uluslar arası kurallara aykırı olarak, yanlış yapıldığını belirtmiştim. Bu korkulukların üst yatay rayının otoların tamponlarının üst hizasında olması gerekir. Böylelikle oto çarptığında kayarak yol içerisinde kalması sağlanır. Yokuşbaşında olduğu gibi çok yüksek konursa oto altına girer ve faydası yerine, öldürücü zararı olur. Ayrıca bu yatay rayların bitim kısımları döndürülerek yere kadar yatık ve geriye dönük bir şekilde indirilmelidir. Bu suretle de oto rayın sonundan çarparsa üzerine çıkıp, büyük bir olasılıkla tekrar yola düşer.

Bu normlar uzun yılların denemelerinden sonra geliştirilmiştir uluslararası normlardır ve uygulanması gerekir. Bizim neden mevcut olan bu basit bilgileri ıska geçtiğimiz bir muamma değildir ve bizim yapımızın altında yatan cehalete, biganeliğe, bananeciliğe dayanır.

Gene başka bir ufak haberde şöyle deniliyordu; falan yerede akşamları yoğun trafiği hafifletmek gayesiyle bulvarı yalınız içerisinde müşteri olan taksilere açıyorlar, diğerlerini de başka yola yönlendiriyorlarmış. Engel dinlemeyen ve yasa saymayan akıllılar buna hemen bir çare bulmuşlar. Bulvara gelmeden evvel 500 bin lira vererek aylak bir çoçuğu müşteri gibi alıp polisi geçtikten sonra indiriyorlarmış. Yazıda çocukların akıllandığı ve bir milyon talep etmeye başladıkları yazılıydı ve buna karşı da şöförlerin evvelden pazarlık etmeye başladıkları haber olarak verilmekteydi.

Yani sayın okuyucular bu kepazalik sadece bir akıllılık haberiydi. Bu sosyal yozlaşmanın göstergesi olan, basit gibi görülen bu korkunç ayıp, gazete tarafından tamamen pas geçilmişti. Neredeyse gazete “aman çocuklar, şöför beyler, nekadar akıllısınız, nasılda yasaları çiğnemeyi başarıyorsunuz” demekteydi.

Ayıptır, çok ayıptır, gazete sadece bir haber vasıtası olmamalıdır. Yazılar, yazarlar, doğal olarak, her fırsatta, halkımızı doğru yola yönlendirmek, kötüyü belirtmek, iyiyi göstermek, fenaya fenadır demekle sorumludurlar. Bu basit kurallarla hareket etmek neticede uygarlaşmaya katkıda bulunabilir. Etmemek ise yozlaşmayı kabullenmektir. Bu tutum da bizi bugün süratle içine düşmekte olduğumuz duruma getirmiştir.

Milli kusurlarımızdan en öndegelenlerinden birtanesi, herkezin herşeyi bildiğini sanması, fakat çok şeyi de tamam olarak bilmemesidir. Bir diğeri de başkasından bilgi almayı küçülmek kabul ederek itmek alışkanlığımızdır. Bu iki kusur da uygar olmamanın en başında gelen göstergelerdir.

Uygarlık AB hayali ile paket olarak gelemez, bunu başarmak için okumak öğrenmek, okutmak öğretmek, çalışmak, gayret etmek, doğruyu, iyiyi istemek, fenayı itmek, yasalara uymak,  gerekir.

Sayın yetkililerden bir can kaybı olmadan yokuşbaşındaki korkuluğun yüksekliğinin ve konumunun uluslararası normlara gelmesi için gerekli girişimleri yapmalarını rica ve talep ediyoruz.

Ne zaman mı adam oluruz? Sakın ümitlenmeyin, AB ye gün alarak veya girerek adam olunmaz. Ancak herkez tek kişi olarak adam olmak isterse işte o zaman adam oluruz.

Son yıllarda hayalperestlerin gafletiyle oynanmasına müsade ettiğimiz AB dramasına alet olarak da şerefsiz, haysiyetsiz bir adam, bir millet oluruz. Bizden planlı olarak alınan tavizlerle yavaş yavaş bütün egemenliğimiz elden gitmektedir, çok daha fazlası da gidecektir. Bunu göremiyenler de olsa olsa kördürler.

About The Author

0 Comments