Deprem hakkında:

 

Benim çocukluğum Erzincan ve Düzce felaketlerini tanıyarak başladı. Sonraki yıllarda da İstanbulda zaman zaman depremler oldu ve kimse yağmur yağmasından çok farklı bir tepki göstermedi. O yıllarda bu konuda bilgi çok kısıtlı idi ve yorumlar yapmak mümkün değildi. Eski çağlarda olduğu gibi, bu gibi olaylara biraz kormakla yetinirlir, cehalet pisikolojisinde yaşanırdı. O devirlerde binalar az katlı kentler de kalabalık değildi ve bu nedenle hasarlar sınırlı kalırdı.

Günümüzde teknik imkanların artması, bilgi toplanması, nedeniyle daha bilinçli hareket etmek imkân ve sorumluluğunu duymaktayız. Hernekadar en yetkili olan bilginler bile depremin ne zaman ve ne şiddette olacağını bilmese de, olcağı hakkında yorumlar yapabilmekteler. Artık bunun işaretlerini izlemek imkânlarına sahibiz. Bilginlerin yaptığı yorumların birçoğu varsayım ise de, herkezin birleştiği nokta yudumuzun bazı bölgelerinde yakın zamanda çok şiddetli depremler olacağı yolunda olduğuna şüphe yok.

Bilidiği gibi Bodrum ikinci derecede deprem bölgesidir ve faylar etrafımız sarmıştır. Yakın zamanda bir hareketin başlamış olduğu Denizli, Marmaris, Gökova’da olan deprem ve kaymalarla uyarılar kaçınılmaz bir şekilde belirmiştir. Bundan sonra, -belki daha olmaz tutumunda oturmak cehalet ve –hazırlıksız yakalanmak, olur.

Yarımadamızdaki yapıların birçoğu kalitesiz olarak, bilgisiz ustalar elinde yapılmış ölüm tuzaklarıdır. Bilhassa meyilli arazilerde istinat duvarları ile düzeltilen yerlerde yapılan yapılar bu duvarlar kaydığı zaman tamamen yıkılmaya mahkûmdur. Bodrum yarımadasında yapılan istinat duvarlarının büyük bir çoğunluğu hiçbir teknik niteliği olmayan, yarların yüzünü kapatmaktan başka hiçbir vasfı olmayan kaplamalardır. Kuvvetli bir depremde toz gibi dağılarak üstündeki konutların da yıkılmasına neden olacaklardır.

Birçok yapıların temelleri de çürük zemin üzerine oturtulmuştur ve büyük hasarlar görmeye mahkumdurlar. Bu nedenle deprem olduğu zaman bazı yerlerde, örneğin sağlam zemin veya kaya üzerine oturmuş betonarme yapılarda, az sallanma hissedildiğine karşın, diğer yerlerde dört beş misli fazla hissedilmektedir. Demek ki sert bir depremde bu yapılarda hasar da okadar fazla olacaktır.

Mimarlar ve Mühendisler odasının mevcut yapı şartnameleri bu ışık altında gözden geçirerek belediyeleri uyarmaları ve kontrollerin arttırılmasını sağlamaları gerekir.

Bir mahellede dörtyüz ev olduğunu ve her evde dört kişi yaşadığını varsayarsak, bu evlerin tamamı yıkıldığı zaman dörtyüz kişi hayatını kaybedebilir. Ancak şayet birtek okulumuz yıkılacak olursa bukadar yavrucağımız bir anda yok olacaktır. Bu nedenle bütün kötü yapılmış konutların elden geçirilmesi beklenemezken, okullarımızın onarılması ve garantiye alınması kaçınılmaz bir sorumluluğumuzdur. Çocuklarımızın sağlığını korumayı, her ne pahasına olursa olsun, birinci planda yürürlüğe koymamız gerekir. Bunu gerçekleştirmek sorumluluğunu yarına bile bırakamayız.

Okullardan sonra da kamu binaları sağlamlaştırılmalıdır. Bundan sonra da Bodrumun kan damarlarını besleyen turistlerin kaldığı oteller uyarılmalı ve sahipleri tarafından onarılması sağlanmalı, yetersiz olup ta onarılmayanları kapatılmalıdır.

Sıraladığım bu yöntemlere, -biz bunu nasıl yaparız demek, -bırakın çocuklarımız, memurlarımız ölsün, turistler yok olsun demektir. Bu bir abartma değil, yüzleşmemiz gereken açık gerçeklerdir.

Yöremizin Belediye Başkanlarından gereken bütün yöntemleri almalarını rica ve talep ediyoruz. Alınan yöntemleri de gazeteler vasıtasıyla bizlere duyurmalarını rica ediyoruz.

Felâket geldikten sonra kriz komiteleri kurmak, yardımlar toplamak kaybolan canları geri getiremez. Büyük bir olasılıkla beklenen bu felakete gün kaybetmeden, öncelikle, hazırlanmamız gerekir. Onarım işiyle uğraşacak komitelerin şimdi kurulması ve çalışmaya başlaması ilerisi için, çocuklarımız için, yapacağımız yerinde bir yatırım olacaktır. Aksi idda edilebilir mi?

About The Author

0 Comments