Gene eski hamam eski tas

 

İki yıl evvel yazmış olduğum bir yazıyı biraz retuş ile tekrar etmekte yarar olduğunu sanıyorum. Uzun bir süre Bodrumdan ayrılıp tekrar gelen bir kişinin, pejmürdelik, biganelik, tembellik, aynı sorunlar, yerli yerinde bırakıldığı gibi dururlarsa, içini bir acı kaplamaması mümkünmü?

Gönül isterdiki, turist akımı başlamadan yollar bitmiş olsun, kırık dökük çarpık curpuk kaldırımlar tamir edilsin, komiklik derecesine varan trafik işaretleri internasyonal bir düzeye gelsin, oto park problemlerimize çözüm getirilsin, su ve kanalizasyon problemlerimize el atılmış olsun, Postahane yenilensin, Gümbet ve Torba arıtma tesisleri yapılmış olsun, ve deniz kirlenmesine karşı tedbirler alınsın.

Bunların hiçbiri olmadığı gibi, bütün uyarılarımıza rağmen, denizimizin daha da pislenmesine neden olacak vapur iskelesinin yapılmasına karar verilmiş, iskelenin getireceği trafik ve pislik sorunlarına karşı hiçbir altyapı hazırlığı yapılmamış, su ve elektrik problemleri berdevam.

Bodrumun trafiği günden güne daha kötüleşiyor, evvelce kavşaklar için önerdiğimiz hiçbir tedbir alınmamış. Hala park yasağı olan yerlere park ediliyor, yollar geçilmez hale geliyor. Hem de bunlar polisin gözi önünde, karakolun yanı başında da olageliyor.

Bodrumun iki girişi arasında yol yapıldığından beri, uyarılarımıza rağmen, orada park etmekte olan kamyonlara şimdi de otobüslerin eklenmiş olduğunu, bu da yetmiyormuş gibi zaman zaman ikinci sıra olarak hususi vasıtalarının de park ettiğini izliyoruz. Bu yöre iki yıl evvel kısa bir süre kontrol edilmişti amma şimdi gene daha beter hale gelmiş.

Bu yanlışlıklardan ve yapılmayan işlerden artık yetkilileri suçlamıyorum, zira onlar zaten, çok kere, bir işe yaramaz, ve bilgisiz olduklarını bize kanıtladılar. Onlara işleri düzelttirmenin deveye hendek atlatmaktan zor olduğunu biliyorum. Amma kenarda kalan, sesini yükseltmeyen, elinde plakard ile belediyenin önünde kaldırımları aşındırmayan, gazetelere topluca başvurarak sesini duyurmaya çalışmayan aydınlarımızı ve bilhassa gençlerimizi çok suçluyorum. Yetkililerin içerisinde doğruyu gören ve iş bilenlerin de bu şekilde hareket etmemelerini şiddetle suçluyorum.

Yetkileilerin sorumluluğu, kendilerini yapmaları için seçtiğimiz görevi lâyıkıyla yapmalarıdır, halkımızın sorumluluğu da görevini yapmayanlardan hesap sormaktır. Şayet biz dizginleri ele almazsak bu gidişatın sonu gelmez. Atı alan Üsküdarı geçti demek de bir bahaneden ve baştan savmaktan ibarettir, ayıptır.

Kaçak olarak ve inşaat yapılmaması gereken bir zamanda hiçbir uyarıya aldırmadan devam eden Dimond oteli hakkında vatandaşlarımızın yaptığı hamle bize ümit vermelidir. Vatandaşlık böyle olur. Alâka irade ve sorumluluğun yenmeyeceği engel yoktur. Tebrik ederim.

Ah bir silkinsek de şu biganelik kefenini yırtıversek.

 

About The Author

0 Comments