Bodrum, Turizm ve Yelkencilik- 3/4

 

Deniz sporlarının, yelkenciliğin, yavaş gelişmesindeki nedenler arasında, mali zorlukları, hava şartlarını, alışkanlıkları ve seyirci noksanlığını sayabiliriz. Bunların en önemlilerinden birisi olan seyirci konusunda, birçok yerin aksine, Bodrumda, hemen hemen her koyunun etrafında, yüksek sayılabilecek yamaçların bulunması inanılmayacak şanstır.

Geniş bir rotada yapılan yarışları düzey bir alandan seyretmek olanağı yoktur. Yüksek biryerden seyretmek ise en renkli ve zevkli şeylerden biridir.

Bodrum’da manzaralı yerlerde oturulacak, kahve, pastahane, lokanta gibi yerlerin olmamasından ‘bir rüya’ adlı yazımda bahsetmiştim. Çok ihtiyacımız olan bu tür yerlerin akşam üzerleri ve gece mehtapta çok müşterileri olacağına şüphe yok. Zaman zaman da boş olan sabah ve gündüz saatleri müşterileri yelken yarışlarını seyredenler olacaktır. Bu alışkanlığın bir kültür meselesi olduğu muhakkak. Ancak bir başlangıç ve bir neden olmadan hiçbirşey olamaz, hele kültür hiç gelişemez.

Deniz sporları her yaş sınıfı için en sıhhatli bir spor dalıdır. Bol oksijen, iyot, güneş, yüzmek, yelken sporunun ayrılmaz parçalarıdır. Bu tür şeylerle uğraşan gençler, genellikle, kötü eğilimlerden uzak kalırlar, daha sıhhatli ve daha yetenekli yetişirler. Yelkencilik ve yarışmak büyük bir beyin çalışması gerektirir ve gençleri daha uyanık olmaya alıştırır. Yarışçıların çoğunun başarılı Mühendis, Mimar, Doktor vb. olduğu her ulusta dikkati çekmektedir.

Yelkencilik gençlere, disiplin, intizam, kurallara uymak, diğerlerine saygı, kazanmanın zevki, kaybetmenin acısı gibi medeniyetin en gerekli şartlarını öğretir. Onları düzgün bir hayata hazırlar. Yelkenciler arasında, futbolda esefle izlediğimiz, yangınlar çıkarmak, tribünleri, sandalyaları kırmak, kavgalar çıkarmak gibi çirkin hareketler görülmez. Yelken de tenis gibi temiz bir spordur, iyi alışkanlıklar oluşturur.

Halkımız tabiatiyle yeleken yarışlarına bir lüks olarak bakmaya alışmıştır. Bir çoğuda bunun bir zengin oyunu olduğu varsayımındadır. Bu sporun gereği gibi tanıtılmamış olmasından, bilgisizlikten, kaynaklanmaktadır. 1940 lı yıllarda bugünki gibi tesisler mevcut değildi ve ben yelenciliğe kontrplaktan kendi yaptığım ufacık tekne ile başlamıştım. Bunun zevkini hiçbir zaman unutmadım ve bu arzu beni, bu yolda, çok yukarılara eriştirdi.

Hakikatte dingi yarışlarına hemen hemen bütün gençler katılabilir.  Katılım da onlara sinamaya gitmekten çok daha pahalıya malolmaz. Kurulacak tesislerin adedi nekadar fazla olursa iştirak okadar ucuz olacak, alınacak zevk ve memnuniyet okadar fazla olacaktır.

Hâlen mevcut filolarda yarışan yavrularımızın velileri ile konuşmak ve onların çocuklarında gördükleri değişiklikleri kendilerinden dinlemek, bu işi hiç bilmeyenler için çok faydalı olur. Bir kere o yarış kenarındaki helecanı, yavrularının helecanını, hisseden anne baba, birdaha evladını bu hayattan mahrum edemez. Bu tür şeylerde bizim kültürel kalkınmamızda çok lazımlı olan sağlıklı önlemlerdir.

Bodrum bir hamle yapılmalı ve bu tesisleri kurmalıdır. Bunun için Torba bir pilot proje olarak en kolay tesis edilebilecek bir mevkidir. Mevcut barınağın dış tarafında, sahil oluşumunda mevcut olan girintiyi, barınak üzerindeki ilk elektrik direğinin biraz ilerisine kadar, alçak bir şekilde doldurmak, gerekli alanı kolayca sağlayabilir. Bu sahanın en dibinde, şimdiki yerinde, bir çekek rampasına imkan verirken, gerekli binacığın ve tekne raflarının konulması için kafi alan yaratabilecek ölçüdedir. Bu işlem yöreye de hiçbir zarara vermeden olabilecek şekildedir.

Kendisi yelkenci olan Belediye Başkan muavini Sayın Y. Mimar Ökdem İremden, bu  önemli teşebbüs için, genç yavrularımız ve Bodrum namına, yardımlarını rica ediyorum.

ABD’nin futbola uyguladığı gibi bizim de yavrularımızı bu yönde yetiştirmemiz ilerisi için yapılacak en verimli yatırımlarımızdan birisi olacaktır. Yatiştireceğimiz her yelkenci istesede istemesede turizme katkıda bulunacaktır.

Gelecek sayıda bu serinin son yazısı ile devam edeceğiz.

About The Author

0 Comments