Bodrum, Turizm ve Yelkencilik- 2/4

 

Zaman zaman sevgili Bodrum’mumuzun ucuz turist merkezi haline gelmekte olduğu bize hatırlatılmakta. Amma biz bunu da, çok şeyde olduğu gibi, umursamamazlıkla karşılamaktayız. Sanki bu bizi alakadar etmiyormuş gibi problemi kulak arkasına atmakta olduğumuzu izliyorum. Bodrum adının ucuza çıkmasından doğacak vahim sonuçlar için, bütün cazibesini kaybettikten, ve iş işten geçtikten sonra aklımız başımıza gelecek, fakat bundan dönüş olmayacak. Gittikçe ucuzlamak zorunda olan oteller bakımsız kalacak, kalite düştükçe düşecek, Bodrum turizmi ölecek ve yazın nufusu beş misline çıkaran yazlık Bodrum’lular da gelmez olacaklar. Bu olunca mal değerleri düşecek ve Bodrum’da herkez zarar görecek. Bu senaryo kötümser bir bakış değil, şayet önlemler alınmassa, yakında olabilecek acı bir gerçektir.

Gittiğimiz yolda devam etmek bana ‘hayelle yaşıyan s.ça s.ça ölür’ tabirini hatirlatıyor. Şayet bügün ki tutumumuzla kaliteli turist çekebileceğimizi düşünüyor isek, hayalle yaşıyoruz. Bir an evvel tedbirler alarak bu gidişi değiştirmemiz kaçınılmaz bir ihtiyaçtır.

Turist kalitesini yükseltmenin benim blincimin dışında olan birçok çarelerinin olduğunu duymaktayım ve bilmediğim konularda ukalalık etmeme gerek yok, zaten bunu bilen ve yazanlar var. Ben sadece bunun vakit geçmeden önlemlerinin alınması gerektiğini hatırlatıyorum. Bodrum Belediyesi olarak ilk yapılacak şey, hiç değilse, sokaklarımızda âdi görünüşlere müsade etmemektir. Şehir sokaklarında turistlerin çıplak vucutla, göbekleri sarkmış, veya sutyen ile, mayo ile dolaşmalarına göz yummak af edilmeyecek bir hatadır. Dünyanın tutulan hiçbiryerinde, plaj sahaları hariç, böyle bir laübaliliğe müsade edilmez. Paljlar çevresinde bile iş yerlerinde, lokantalarda, dükkanlarda, ‘T şörtsüz ve yalınayak girilmez’ diye levhalar vardır. Bizim bu adiliğe rıza göstermemiz bizim cehalet ve kopmleksimizin bir göstergesidir.

Turistlerin bu görünüşlerde dolaşmamaları için, gerek yollarda, gerek turizm şirketlerinde, yetkililer tarafından bildiri yapılmasını talep ediyoruz.

            Geçen yazımda deniz sporlarının, yelkenciliğin Bodrum turizminde nekadar önemli bir yer işgal edebileceğini dile getirmiştim. Bu konu üzerinde söylenecek çok şey olduğu için ksım kısım yaklaşmak istiyorum.

Bundan yirmi yıl evvel futbol ABD’de oynanmazdı. Bu eksikliği gören yetkililer, milli bir politika olarak, bütün ilkokullarda futbol oynatmaya başladılar. Milli bir bilinç, bir alışkanlık, bir alâka yarattılar. Bir futbol politikası güttüler ve bunun neticesi olarak artık bugün ABD takımları da millletler arası  karşılaşmalarda tanınmaya başladı. Son olimpiyatlarda da kadınlar takımı birinci oldu. Bodrumda başlatılmış olan Optimist sınıfı yelken hareketine ön ayak olan aydın kişileri saygı ve sevgi ile alkışlıyorum. Bu hareket aynen ABD ki futbol hareketi gibi yerinde bir başlangıçtır. Bu şahıslara şapka çıkarmak yerindedir. Hatırlamamız gereken, bizde böyle başlangıçların, kıskançlıklar, yersiz yasalar, bilgisiz yetkililer, yetersiz teşvik ve yetersiz yardım nedeniyle sönüp gitmeleridir.

Bir işe başlamak en önemli olan ilk adımdır. Bu yapılmışken Valiliğimizin, Belediyemizin, Kaymakamlığımızın, bu ufak başlangıcın öneminin bilincinde olarak kolaylıklar göstermeleri ve diğerlerini de teşvik etmeleri halkımıza, Bodrumun geleceğine olan borçlarıdır, görevleridir. Gazetelerin, radyoların görevleri de bu hareketleri devamlı olarak halka duyurmaları ve alakanın artmasına katkıda bulunmalarıdır.

Bodrum’un her koyunda, bilhassa, Torba, Gölköy, Gündoğan, Yalıkavak, Akyarlar,  ve Gümbet koylarında Optimist ve Laser sınıfı teknelerin kullanılımının teşvik ve kolaylık görmesini talep ediyoruz. Bunu gerçekleştirmek için seve seve alakadar olacak vatan ve yelken sevenler mevcuttur.

Bu tür küçük tekneler limana gerek göstermez. Tekneler kullanılmadığı zaman sahilde raflar özerinde saklanır. Temel tesis olarak bütün gereken teknelerin yarış için indiğinde bağlanacakları ufak ve basit bir iskele, tuvalet, bir oda, ve bir depocuk olmasıdır.

Yukarıda saydığımız güzel koyların çoğu bomboş dururken, bu tür aktivitelerden edineceğimiz turistik geliri her gün kaçırmaktayız. Bu Bodruma gelip dağıtılacak serveti itmek demektir, enayiliğin ta kendisidir.

Deniz sporlarının, yelkenciliğin, Bodrum için bir turizm politikası olması gerektiğini yetkililerin dikkatine sunuyorum. Bu fırsattan bir an evvel istifade etmek milli bir borçtur, Bodrum’un geleceğinin bir parçasıdır.

            Gelecek sayıda bu konuya devam edeceğiz.

About The Author

0 Comments