Canavarlar ülkesi

 

Böyle derken sakın hayatlarını devam ettirmek için biribirlerini yiyen, Afrika ve benzeri yerlerde ki, o munis hayvancıklardan bahsedeceğim sanmayın. Konumuz, sollama ve öne geçme hastalığına yakalanmış trafik canavarları ve vatanımız.

Çoğu kahvelerde saatlerce boş çuval gibi oturan, iş yerlerinde tavandaki sinekleri sayan, çay-kahve-gazoz-palavra-üstadı, TV karşısında saatler harcayan, plajlarda bütün günü geçiren, kafayı çekip içkili direksiyon başına geçen, çok zaman yetişecek hiçbir şeyleri olmayan, saniye kaybetmeye tahammül edemeyen, görgülü-görgüsüz, bilgili-bilgisiz, tahsilli-tahsilsiz, saygısız, ahlaksız, terbiyesiz, küstah, bir katil adayı olan,  çok sayıda vatandaşımızdan bahsediyorum.

İçler acısı bir facianın haberiyle yanmadığımız bir gün geçmiyor. Manda arabasından yeni inmiş köylümüzden, uluslararası isim yapmış bilginimimize kadar, her düzeyde birçok, hem de çoooook insan, bu hastalığa yakalanmış, ve etrafımızda bize ölüm saçarak dolaşmakta.

Geçenlerde bu konuyu karikatürize eden bir TV oyunu vardı, burada en değerli ayıyı seçtiler. Ağlanması gereken bu komedide –karşıdan gelene nasıl çarptın diye, sordular -ben  çarpmadım, solladığım adam kenara çekilmedi karşıdan gelen enayide acemiymiş uçuruma yuvarlandı, 4 kişinin ölümüne sebep oldu, dedi. Birinci seçtikleri, ehliyeti üç defa alınmış sarhoşa  – nasıl yapıyorsun bu kazaları diye sorduklarında –vallahi bilmiyorum ki, tam kaza olacağı zaman uyukuya dalmış oluyorum, dedi. Gülmeyin, bunlar hayattan alınmış acı hakikatler.

Her kazanın önüne geçmek mümkün değildir. Hava şartları, mekanik zorluklar ve benzeri doğal nedenlerle, kazalar olacaktır. Bunlar tamamen yok edilemez, ancak azaltılabilir.

Bizde olan kazalar ise, dünyanın hiçbir medenî ülkesinde olmayan oranda, aşırı hız, sollama, sarhoşluk ve bakımsız vasıta nedenleriyle olagelmektedir. İşte bunlar yok edilebilir.

Bir süre evvel gazetede şu haberler vardı: Kamyon kamyonu, otobüs otobüsü solladı, 12 kişi öldü, 17’si ağır 50 kişi yaralandı., Hatâlı sollama, aşırı hız ve yağış nedeniyle 25 kişi öldü, 129 kişi yaralandı., Ünlü cerrah ve eşi, hatalı sollama yapmasından ötürü can verdi, Sporcuları taşıyan otobüs ıslak yolda hızlı gitmekten ötürü uçuruma yuvarlandı. Saymakla bitmez.

Hergün bir sürü insan kâtil oluyor, onun on misli insan da cinayete kurban gidiyor. Bu sözlerimin sert olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bu hataları yapanların, hareketlerinin bu neticeyi vereceğini düşünememeleri için insandan başka birşey olmaları gerekir. İsteyerek yapılmasada, bilinçli yapılması onların suçunun kanıtıdır. Sollamanın tehlikleli olduğunu, içkili vasıta kullanmanın yasak olduğunu, yol durumuna göre kullanmanın gerektiğini, herkez bilmektedir. Bunlara saygı göstermeyenler bir katil adayıdırlar. Eninde sonunda birimizin canımı alacaklardır, hiç şüpheniz olmasın.

Bu facialara polis mani olabilir amma, olmamaktadır. Çünki polis de, halkımızın çoğu gibi bu şekilde vasıta kullandığından, daha medenî bir anlam, kafalara yerleşmemiştir. İşte bizler bu iki unsurun kurbanlarıyız. Polis bilinçli olarak vazifesini yapsa bu hadiseler askariye iniverir.

Medeni dünyada bu tür kazaları yapanların ehliyetleri alınır, tekrar yapanlara bir daha verilmez, hapis cezası uygulanır, çok ağır para cezaları verilir. Hızlı gidene, sollanmayacak yerde sollayana, kırmızı ışığı geçene, içkili vasıta kullanana 250 milyon ceza yazıverseniz, parayı hemen ödemeyenin vasıtasınına hemen el koysanız, hapis cezası uygulasanız, bir ay içerisinde ortalık barışa kavuşur, ve aynı zamanda belediyeler zengin olur. Rüşvet aldığı belirlenen polise de üç yıl kimse iş vermese, bak nasıl kuzu gibi vazifelerini yaparlar ve cezaları yazarlar.

Bu tür önlemleri uygulamamakla yetkililer bu canavarların suç ortakları, bizim de düşmanlarımızdır. Allah çocuklarımızı onlardan korusun. Gece nasıl uyuyabiliyorlar bilemiyorum. Onlar bilmiyorlarmı ki, kendi çocukları da ayni akibete maruzdurdurlar. Rüşveti alıp cezayı yazmayan polisler, bilmiyorlarmı ki, kendi çocuğunun, eşinin, dostunun,  katil adayı olmaktadırlar. Polislerin çok zaman kayıt kontrolu yaptığını izlemekteyiz. Onlar bunu yaparken 30 metre ötedelerinde canavarlar işlerini görüyorlar. Bizleri öldüren kayıtlı olmuş kayıtsız olmuş ne fark eder. Bunun yerine enerjilerini yasaların uygulanması için harcasalar daha faydalı olacaklar.

Geçenlerde TV de bir panel idarecesi sonunda konuşulan uygunsuzluklara dayanamadı ve –oof, oooooof, dedi. Nekadar haklıydı adamcağız, ooooooof demediğimiz dakika mı var.

Bugünki halimizle AB’ye girebileceğimizi umanlara, ve girince düzeleceğimizi bekleyenlere, gülmekten başka elden negelir.

Gelin beraberce bu işi düzeltmeye Bodrumdan başlayalım. Basından destek kampanya, yetkililerdende katkı ve  yanıt bekliyoruz.

 

About The Author

0 Comments