Bizi kimler idare ediyor?

 

Teşekkür

 

Yaz başında, ‘Bindiğimiz dalı kesmeyelim’ başlıklı yazımda, Bodrumdaki tekne çekek yerlerine gelen tamim nedeniyle büyük bir döviz kaynağını kaybetmekte olduğumuzu yetkililerin ve halkımızın dikkatine getirmiştim. Öğrendiğime göre bu karar değiştirilerek tekrar çekek yerlerine yabancı uyruklu tekne çekme müsadesi verilmiş. Bu konuda vazifelerini yapmış olan yetkililere teşekkür eder, vazifeleri olmadığı halde bu milli sorunun gerçekleşmesinde katkısı olmuş kişiler varsa onlarada bütün Bodrumlular namına şükranlarımı sunarım.

Bizi kimler idare ediyor?

           

Birkaç gündür gazetelerde Bodrum’da uzun zamadır bir kabus gibi bizi rahatsız eden, gitgide de adetleri çoğalan, diskoların gürültüleri, baş sayfalarda yer almaya başladı. Bunları bizler dile getirdiğimiz zaman kimse aldırmamıştı, hatta yayınlamak zahmetinde bile bulunulmamıştı. Amma, nekadar acı ki, eski bir ABD Bakanı ve ünlü bir aktörün rahatsızlığı konu olunca iş değişiverdi. Bu kişilerin, Bodruma yıllardır yaptığı yardımlardan ötürü kendisini takdirle andığımız, Sayın Ahmet Ertegün’ün misafirleri olduğu anlaşılınca, sorunumuz kulak arkasından baş sayfalara çıkıverdi. 13 Ağustos 02 de çıkan Hürriyet gazetesinde sayın Oktay Ekşi bile makalesinde bu konuyu dile getirdi. Kendisine bundan dolayı teşekkür ederiz. Her nekadar bu dertlerimizin, acılarımızın, yalınız bir kodomanın baskısı olduğu zamana gündeme gelmesini arzu etmesek de, bu fırsatı yaratmış olduklarından ötürü çok mutluyuz.

Sayın Ekşinin, yapanları lanetleyerek, yazdığı bu yazıdaki bütün gerçekçi görüşlerine katılmakla beraber, yazısını umutsuzlukla bitirmemiş olmasını temenni ederdim. Birçok gazete haberlerinin, yazılarının, tesirlerle yazıldığı gibi, disko kırallıklarının da başka tesirlerle egemenliklerini sürdürdükleri şüphesiz. Ancak sayın Ekşi gibi kudretli yazarlarımızın bukadar ümitsizlikle yenilgiyi kabul etmelerini doğru bulmak istemiyorum.

Bir savaş evvela savaşanların zihinlerinde sonra savaş yerinde kaybolur. Cemiyetimizi sömüren, kemiren, kökünden temellerini çürüten kişilere karşı yenilgiyi kabul etmek, başlamadan savaş alanını terketmektir. Aydınlarımızın, ümitle bel bağladığımız bazı değerli yazarlarımızın, bunu yapmaması gerekir. Kendilerinden teslim bayrağını açmak yerine, bilakis, günlerce, üst üste bu mevzularda yazarak hayatta olduğumuzu, teslim olmayacağımızı ve mücadeleye devam edeceğimizi, bağıra bağıra, yazmalarını bekleriz.

Bugünki ortamımızda bu savaşları kazanmanın nekadar az bir şansı olduğunu idrak etmeliyiz. Amma savaş alanını da hiçbir zaman terketmemeliyiz. Değerli aydınlarımızdan da aynı ümit ve arzu ile savaşa devam edeceklerini yazılarında bildirmelerini bekleriz.

Ayni gazetede Bodrum Belediye başkanımızın bu konuda ‘Zabıtada da Emniyet Müdürlüğünde de gürültü kirliliği yaratan yüzlerce bar ve diskoya karşı denetim yetkisi yok, Denetimleri sadece bir çevre sağlığı teknisyeni yürütüyor …….. Çözüm yollarını siyasiler bulmalı …… ‘ dediği haberi yayınlandı. Kendilerinden işgal ettikleri mevkii ve yetkileri, bu meselenin dışına çıkarıvermiş olmalarını hayretle karşılamaktayım. Biz onlardan çaresizliklerini değil, nasıl bir mücadele verdiklerini, neden başarılı olamadıklarını değil, nasıl başarılı olacaklarını duymak istiyoruz. Çaresizlikler bizi alakadar etmiyor. Halkımız kendilerini o mevkiye bizi temsil edip çare bulmaları için seçti. Onların vazifeleri bizim dile getirdiğimiz sorunları –Bu belediyeye ait değildir demek yerine, nereye aitse oralardan takip edip sonuçlar almak ve bize rapor vermektir.

Soruyorum –Yetkilileri kim idare ediyor? ? Siyasilermi? Kanunlar ve aklı selim mi? Yoksa mâni olamaya cesaret edemedikleri dış tesirlermi? Siyasilerden yardım beklemeleri şiddetle kınanmalıdır.

Halk olarak şayet biz onları yalınız bırakırsak şüphesiz ki dış tesirlerin kurbanı olacaklardır. Biz onların arkasında oldukça ise bizden kuvvet bulacak ve bizim savaşlarımızın kumandanı olacaklardır. Onları kınamadan evvel evvela kendi sorumluluğumuzu yerine getirelim.

Oturma alanlarına yakın, gürültüye hassas bölgelerde, saat 24.00 ile 07.00 arasında müzik yayını yapılmamasının ve yayın yapıldığı zamanlarda açık havada 75 desibelden fazla kuvvet kullanılmamasının bir an evvel gerçekleştirilmesini talep ederiz.

 

 

About The Author

0 Comments